Emekli olmak hayattan kopmak olmamalı

A -
A +

Geçtiğimiz pazar "Emekliler Günü"ydü. Bütün emeklilerimizin hayal ve beklentileri isterim ki her şey gönüllerince olsun... Şurası bir gerçektir ki insanlar doğar yaşar ve yaşlanıp hayata veda ederler... Dünyanın ve hayatın kanunu böyle. Bu yaşlanma sürecinde emekli olmak ayrı bir bahtiyarlık, ayrı bir mutluluk ayrı bir huzur kaynağıdır.

 

Aslında biraz etraflıca düşünürsek bu yaşadığımız evrelerin hepsi çok güzeldir ve hepsinin ayrı bir güzelliği vardır. Daha doğrusu bu güzellikleri yaşamak tamamen kendi elimizdedir. İnsan doğup çocukluğunu yaşarken büyüklere özenir bir an evvel büyümek ister veya tam tersi olarak yaşayıp ihtiyarlayınca da geçmişe özlem duyar, tekrar çocukluğuna dönmek ister.

 

Evet insan olarak yaratılışımız böyledir. İnsan bu dönemleri yaşarken birçok zorluk ve sıkıntılarla karşılaşır. Bilhassa yaşlılar hayatından her şeyden şikâyet etmeye başlar. Oysa bu yaşadığımız hayat evrelerinin hepsinin bir başka güzelliği vardır. Daha doğrusu insan kendini hangi yaşta hissederse o yaştadır. Yaşadığımız hayatı güzelleştirmek de zorlaştırmak ve çekilmez hâle getirmek de tamamen kendi elimizdedir.

 

Emeklilik de yaşadığımız hayatın evrelerinden biridir. Eskilerin “tekaüt” dediği gibi insanın belli bir süre çalıştıktan sonra işini bırakıp evine köşesine çekilip dinlenmeye, işsiz oturmaya başladığı dönemdir. Uzun yıllar zorlu bir çalışma hayatı geçirdikten sonra her yıl binlerce insan emekliye ayrılmaktadır. Hayattaki her değişiklik gibi çalışma hayatından emeklilik hayatına geçiş de insana bazı zorluk ve stres yaşatabiliyor.

 

Emeklilik bazı insanların “her şeyden el etek çekip tamamen kendi köşesine çekilip oturmaktır” diye düşündüğü gibi bazı insanlar için de “bir çalışma hayatını bitirip başka bir çalışma hayatına başlamak” demektir. Yani her şeyden tamamen el etek çekip oturmak değil yeni fırsatlar ve yeni çalışmalara başlamak demektir.

 

Emeklilik hayatını da hayatın en güzel dönemi ve âdeta hayatın altın çağı hâline getirmek tamamen elimizdedir. Araştırmalar pozitif bir emeklilik modeline inanan kişilerin daha uzun yaşadıklarını, diğer yandan emeklilik döneminin yaşlılık ve sağlıksız olma hâlini düşünenlerin ise fiziksel ve ruhsal sağlığında gerçek anlamda kötüleşme ve erken ölümlere bile yol açtığını göstermektedir. Emeklilikle ilgili olumlu ve olumsuz düşüncelere inanmak bile nasıl bir emeklilik dönemi geçirebileceğinizin önemli bir kısmını belirleyebiliyor. Günümüzde gördüğümüz gibi bazı kişiler çok çabuk emekli olup hayat mücadelesinden kaçmayı ve bunu bir kurtuluş gibi gördüğünü bildiğimiz gibi bazı kişilerin de ömrünün sonuna kadar çalışıp emekli olmaktan ve toplumdan dışlandığını düşünerek "erken" öleceği için emekli olmaktan kaçındıklarını görmekteyiz.

 

Emekli olduktan sonra fazla yorucu olmayan bazı uğraşılar bulmak, yürüyüşler yaparak, kendini keşfetmek, bakış açısında yeni şekillendirmeler oluşturmak, dünyayı algılamak biçimimizi değiştirip çok daha sağlıklı bir emeklilik ve yaşlılık dönemi geçirebilmek mümkündür. Bazı kişilerin emekli olduktan sonra çok güzel uğraşılar bulup gezmek, seyahat etmek, çalışmak, okumak gibi güzel şeylerle emekliliğini renklendirip sağlıklı yaşarken bazı kişilerin de emekli olunca hayatını karartıp devamlı hastane doktor ve ilaç peşinde koştuklarını da görmekteyiz.

 

Emeklilik döneminde düzenli egzersiz yapan kişilerde daha düşük tansiyon, hareket kabiliyetinde denge ve yeterlilik, diyabet, kalp hastalıkları ve eklem rahatsızlıklarında iyileşme daha güçlü görülmektedir. Hayata olumlu bakarak, öğrenmeyi, öğrenmiş ve bildiklerini üretime dökebilmiş, deneyimli beyinlere sahip bizler, emeklinin şartları zor da olsa yeni bir hayat, yeni bir başlangıç olduğunu unutmamalıyız.

 

Bir meşgale bulmak, hayatı keşfetmek, öğrenmek, okumak, yazmak, değişime ayak uydurabilmek ve yeni hobiler edinmek emekliliğin altın kuralıdır.

 

Ben de 20 yılı aşkın bir süredir emekli olduktan sonra okumayı yazmayı ve seyahat etmeyi çok seven birisi olarak emekliliğimi yaşamaya çalışıyorum. Ben emekli olduktan sonra 3 tane kitap yazdım ve 60 yaşından sonra bir yüksek okul daha bitirdim. Hâlen de yazmaya devam ediyorum. Gücüm yettiği kadar da buna devam etmek istiyorum. Mutlu kalın, sağlıklı kalın, hayatta kalın. Sağlık ve esenlik dileklerimle...

 

     Aslan Torun

 

 

Lüks yaşadık, üretmeden tükettik!

 

 

Gürcistan parası: 14,67 TL, Bulgaristan parası: 23,88 TL, Malezya parası: 9,44 TL, Libya parası: 7,36 TL, Tanzanya parası: 65,96 TL, Türkmenistan parası: 11,37 TL, Tacikistan parası: 4,05 TL, Singapur parası: 31,37 TL... Bu durumu izah edebilecek bir uzman var mıdır? Gariban nüfusu az, bilimin değer görmediği ülkelerin parasının alım gücü bizden nasıl yüksek olabiliyor? 80 sene evvel TL ile dolar aynı alım gücündeydi. Şu anda 1 dolar 39.000 TL.

 

Bu duruma nasıl geldik? Nasıl mı geldik? Ben söyleyeyim:

 

Lüks yaşadık. Üretmeden tükettik. Şatafat dedik. Beton dedik. Villa dedik. Yazlık ev dedik. 100 metrekare eve küçük dedik. Moda dedik. Bol tatil olsun dedik. Piyango dedik. Bahis dedik. Sigara içelim dedik. Her köye üniversite dedik!..

 

     Ali Özdemir-Erdem Yayınevi

 

 

 

Anlat Derdini Feridun Ağabey'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.