Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Özetle
Kaydet
Köşe Yazıları 2 saat önce
Furkan Bölükbaşı, Erdoğan'ı Kemalistlerle ilişkiler konusunda Adnan Menderes'in akıbetini hatırlatarak uyarması üzerine "Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı" suçlamasıyla tutuklandı; bu durum ifade özgürlüğü ihlali olarak değerlendiriliyor.
  • Furkan Bölükbaşı, Erdoğan'a Kemalistlerle iyi geçinme çabalarının işe yaramayabileceğini Menderes'in idamıyla örnek gösterdiği bir paylaşım sonrası TCK 310'dan tutuklandı.
  • Metin, Menderes'in 5816 sayılı kanunu çıkarmasına rağmen Kemalistler tarafından devrildiğini ve bu yasanın hukukun üstünlüğü ile ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtiyor.
  • Yazar, Bölükbaşı'nın mesajını bir tehdit değil, tarihi bir gerçeğe dikkat çekme olarak yorumlayarak tutuklanmasının ifade özgürlüğünün açık bir ihlali olduğunu savunuyor.
  • Haberde, CHP'nin kendisinden olmayan siyasi aktörlere karşı nefrete dayalı bir politika izlediği ve Menderes'ten Erdoğan'a kadar darbe ve siyasi düşmanlıklara destek verdiği öne sürülüyor.
  • Erdoğan'ın resmî ideoloji gereği ritüellere katılsa da Kemalist olmadığı, Bahçeli'nin ise Atatürk'e daha mutedil bir bakış açısına sahip olduğu ifade ediliyor.
a- | +A

Furkan Bölükbaşı bir sosyal medya paylaşımında Erdoğan'a Kemalistlerle iyi geçinmeye yönelik çabaların işe yaramayabileceğini söyledi. Menderes'in de bu tür şeyler yaptığını ama idam edilmekten kurtulamadığını hatırlattı. Aynı şeyin Erdoğan’ın başına gelmemesini diledi. Bunun üzerine, TCK madde 310’dan (Cumhurbaşkanına suikast ve fiilîsaldırı kapsamında) tutuklandı.

Bölükbaşı’nın hatırlatması tarihîbir gerçeği yansıtmakta. Menderes ve partisi, mesela, CHP'nin M. Kemal'i kendilerine karşı bir silah olarak kullanmasını önlemek için 5816 sayılı kanunu çıkardı. Bu kanun hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlükleri teminat altına alan anayasal yönetim geleneğine aykırıydı. Her şeyden önce kanunların genelliği ilkesini ihlal etmekteydi, çünkü tek bir şahsiyeti korumaya yönelikti. Hukuk devletinde ise kanunlar geneldir, herkesi kapsar, bir kişiye mahsus olamaz. İnsanların hakaretlere karşı korunması da özel düzenlemelerle değil genel kanunlarla yapılır. Aksi takdirde, diğer mahzurları yanında, ifade özgürlüğünün çiğnenmesine ciddi biçimde zemin hazırlanmış olur. Nitekim bugün M. Kemal ve icraatları hakkında yapılacak tüm eleştirel değerlendirmeler bu kanunun tehdidi altındadır!..

Bu kanunu çıkarmış olmasına rağmen Kemalist tayfa Menderes’i M. Kemal'in çizgisinden ayrılmakla suçladı. Darbe yaparak devirdi.Tabii hâkim ilkesine aykırı şekilde, düzmece mahkemelerde, uydurma suçlarla yargıladı. İdama mahkûm etti. Çıkarılmasında DP başı çekti ama bugün bu kanunu asıl sahiplenen CHP ve Kemalistlerdir. Oysa demokrasiye, hukuk devletine ve ifade özgürlüğüne inanmış bir CHP’nin bu kanunun iptalini istemesi ve buna yönelik süreçte başı çekiyor olması gerekirdi; çünkü CHP dışında kim bunu yaparsa yapsın büyük bir saldırı dalgasıyla ve çeşitli suçlamalarla karşılaşması kaçınılmazdır...

Erdoğan'ın Kemalist olduğu söylenemez. Erdoğan resmîgünlerdeki M. Kemal’i anma ve yüceltme ritüellerine mecburen katılmakta, çünkü Kemalizm Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî ideolojisi. Partisinden kimileri ileri gidip bu bakımdan CHP’yi sollamaya çalışıyor olsa da durum bu. Bahçeli'nin de CHP’li Kemalistler anlamında Kemalist olmadığı ve M. Kemal'e bakışının daha makul ve mutedil olduğu öne sürülebilir. Bahçeli, zaman zaman sarf ettiği abartılı sözlere rağmen, CHP gibi, M. Kemal’in tarihimizin başlangıcı ve sonu olduğunu kabul etmemekte.Onu tarihimizdeki büyük şahsiyetlerden biri olarak görmekte. Her şeyde ondan bir iz bulmamakta. Ancak, MHP’deki herkesin aynı çizgide olmadığının, bazı MHP mensuplarıyla tipik Kemalistler arasında bu bakımdan bir fark bulunmadığının farkında olmakta fayda var...

Unutmayalım ki CHP siyaseti nefrete dayanıyor. Zamanımıza takılıp kalanlar bu nefretin sadece Erdoğan’a yönelik olduğunu zannedebilir. Oysa CHP kendisinden olmayan herkesten ve yörüngesinde hareket etmeyen her siyasi partiden tiksinir. Onları meşru siyasi aktörler olarak görmez. Yukarda da işaret edildiği üzere, CHP çizgisi Menderes’ten nefret etti. Ona alçakça bir darbe yapılmasına alkış tuttu. Aynı duygu ve düşünceleri Demirel’e karşı da besledi. Özal da CHP nefretinden nasibini aldı. Bugün Kemalistlerin ve CHP’nin nefretinin ana objesi Erdoğan. Allah korusun, Erdoğan bir Kemalist darbeye maruz kalsa ve Menderes’in akıbetine uğratılmak istense, CHP ve Kemalistler, eminim, çok sevinecek, alkış tutacak, darbeyi, darbecileri ve yapacakları her şeyi destekleyecektir...

Bölükbaşı, mesajında Erdoğan’a yönelik bir tehditte bulunmamış, bir tarihîgerçeğe dikkat çekmiş, muhtemel bir tehlikeyi hatırlatmış. Bu yüzden, Bölükbaşı’nın Erdoğan’ı tehdit etme suçu işlediği iddiasıyla tutuklanması akla, mantığa, hakikate aykırı ve maddi temellerden mahrum bir işlemdir. Bu işlem, açık bir ifade özgürlüğü ihlali teşkil etmektedir. Ayrıca, Bölükbaşı’nın tutuklu yargılanması muhtemelen beraat edeceği bir suçlamadan dolayı bir anlamda ve bir ölçüde cezalandırılması anlamına gelmektedir.

Furkan Bölükbaşı, ne yazık ki, haksız ve gereksiz yere tutuklanmış görünüyor.

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR