Ucuz Çin mallarının Türkiye pazarını ele geçireceği, sanayimizin baltalanacağı, bunun için acilen tedbir alınması gerektiği aylardır konuşuluyor. Bunun için bazı tedbirler de düşünüldü... Ama, "Kaşgar Yiğidi" rumuzuyla yazan Doğu Türkistan göçmeni okuyucumuz; asıl Çin tehlikesinin daha büyük olduğunu belirtiyor: "Çin, Doğu Türkistan'da soykırım yapıyor, inanç hürriyetlerini kısıtlıyor, kürtaj yoluyla nüfusumuzu azaltıyor, seyahat etmemizi yasaklıyor... Biz zaten bitmişiz, sarı tehlike ile 200 senedir boğuşuyoruz. Kitle imha silahları asıl burada, 1961 yılından beri Doğu Türkistan'ın göbeği Lopnur vilayetinde aralıksız atom denemeleri yapıyor. Onca uyarılara rağmen kapılarını Çinlilere ardına kadar açan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine, bir daha dönmemek üzere binlerce Çinli gelip yerleşti. O topraklarda artık Çin mahalleleri oluşmaya başladı. Ben küçükken rahmetli babam anlatırdı; 'kasabamıza Çinliler ilk defa ayak bastıklarında (1949), nasıl insanlarmış diye görmeye gitmiştik, ama mahallemiz artık Çinli göçmenlerle doldu' demişti. Yerleşiyorlar ve bir daha dönmüyorlar... Singapur'un %90'ı Çinlidir. 1970'lerde Malezya'ya göç etmiş Çinliler, bu ülkenin bir köşesinde Singapur diye bir devlet kurdular. Çin, yayılmacı politikasıyla Türk Cumhuriyetlerini kontrolü altına almak istiyor, bunu bir ölçüde başardı bile. Suçluları iade anlaşması çerçevesinde, Doğu Türkistanlı önemli siyasi mülteciler Çin'e teslim edildi... Aynısını Pakistan da yaptı, iki öğrenciyi teslim etti. Bizim için en güvenilir ülke, canım Türkiye kalmıştı; Çin amacına ulaşmak için her yolu deniyor. 2 milyon turist göndereceğim diye Türkiyemizden madalya aldı. Zamanın İçişleri Bakanı Tantan bu ülkeye giderek, teröre karşı iş birliği anlaşması imzalandı. Onlara göre her Doğu Türkistanlı potansiyel teröristtir! Şimdi bu ülke Türkiye'ye yönelik inanılmaz propagandalar yapıyor. Bakırköy'de Çin Mahallesini kurmak için fizibilite çalışmaları bile yapıldı. Asıl Çin tehlikesi bunlar. Ben uyarma görevimi yaptım..." Hac Organizasyonu için birkaç tavsiye Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Bu sene yaptığım hac ibadetim esnasında, Diyanet İşeri Başkanlığı tarafından düzenlenen Hac Organizasyonu'nda bazı eksiklikler ve aksamalar gördüm. 15-20 yıl öncesinde yapılan plan ve anlayış doğrultusunda uygulandığını tahmin ettiğim bu organizasyonun ihtiyaçlara tam olarak cevap veremediğini gördüm. Görevlilerin, asıl amaçlarının beraberinde geldikleri hacılara hizmet olduğu yönünde yeterince bilinçlenmedikleri anlaşılıyor. Otelden ayrılmayan, vekalet veren yaşlı insanları, "problem çıkartmayan hacı" olarak görüyor ve bu durumdan hoşlanıyorlar. Ancak, hacca gitmenin gerçek amacını bilen genç ve kültürlü insanlarımızın sayısının artması görevlilerin işini zorlaştırmış gibi görünüyor. Hac organizasyonunu yaparken namaz vakitlerini, mevsim değişikliklerini, yaş gruplarını, kültür gruplarını, otellerin uzak ya da yakın oluşlarını, ya da bunlara benzer detayları dikkate almayan organizasyon, ne yazık ki hacıların sıkıntılı anlar yaşamalarına sebep olmaktadırlar. Bununla beraber; yaşlı hocaların genç kafile başkanlarının emri altına girmelerini gurur meselesi yapmaları, genç görevlilerin yaşça büyüklerine emir verememeleri, görevliler arasında iletişimin, koordinasyonun tam anlamıyla sağlanamamasının faturası adeta hacılara çıkmaktadır. Eşleriyle gelen görevlilerin, eşlerinden başkasıyla ilgilenmeleri pek mümkün olmamaktadır. Mekke ve Medine'de gidilmesi gereken yerleri tam tanıtamayan, yapılan turları bir anda yapmaya çalışan, zaman zaman ziyaret edilecek yerlerde hacıları araçlardan indirmeden gösterip, araç içerisinde dua ettiren din görevlileri tepki çekmektedir. Tur esnasında hacılardan sürekli şoförler için bahşiş isteyen, megafon ihtiyacımız var diyerek megafon parası toplayan din görevlileri de hacıların tepkisini çekmektedir. Bayan hacılar için kafilelerde bayan din görevlilerinin olmayışı sıkıntı oluştururken; din görevlilerinin ilk yardım konusunda bilgisiz olmaları, kafilelerde sağlık çantasının olmayışı da bir başka eksiklik olmaktadır. Barınılan otellerde denetimlerin olmayışı, havasız odaların, çalışmayan klimaların, tam temizlenmeyen mutfak ve banyoların hijyenik problemleri, odalarda santrale bağlı telefonların olmayışı, içme sularının tam sağlanamaması, araç organizasyonlarının zamanında yapılmaması sıkıntı üzerine sıkıntı vermektedir. Bu organizasyonun yeniden incelenerek eksikliklerinin giderilmesi, bundan sonra hacca gideceklerin daha rahat ibadet yapmalarını sağlayacaktır. Erol Kara-İSTANBUL