Sunuş Bu hafta köşemizin konuğu Bitki Bilimi ve Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya. Kendisi ile Caddebostan''da adını taşıyan güzellik merkezinde yine kendi adını taşıyan ürünleri arasında hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Neredeyse 200 yıllık bir geçmişin birikimi olan güzellik ve sağlık reçetelerini konuştuk. 5. kuşağı temsil eden kızı Handan Karayel''in de katılımıyla bitkilerle güzelleşmenin nesilden nesile geçişini konuşmak sohbetimize ayrı bir renk kattı. "Hep söylendiği gibi çirkin kadın yoktur, bakımlı olduktan ve biraz da bu konunun inceliklerini bildikten sonra tüm kadınlar güzeldir... Dumankaya, bunun için de "Evinizde oldukça ekonomik şartlarda formüller hazırlayabilirsiniz" diyor ve sohbetimiz başlıyor... Suna Hanım, bildiğim kadarı ile sağlık, güzellik reçeteleriniz çok eskiye dayanıyor? Doğru. Benim anneannem Türkiye''nin bilinen ilk bayan bitkilerden ilaç yapan hekimi. Ben Fatma Öktem''in torunuyum. Anneannemin zamanında Van''da doğru düzgün hastaneler yokken ''Patriye'' denilen yerler varmış. Anneannem Patriye''lerde hekimlik yapan arkadaşlarıyla birlikte bitkilerle ilaçlar yaparak hastaları iyileştirirmiş. Yani size reçeteleriniz anneannenizden kalma Sizi şaşırtayım, daha gerilere gidelim. Anneannemin annesi Ayşe Ninem aslına bakarsanız reçetelerin ilk sahibi. Kurtuluş savaşı yıllarında ülke zor durumda ve mahrumiyet altında. Doktorlar cephedeki yaralıları tedavi edecek ilaç bulamıyor. Ninem Ayşe bölgede bu konuda uzman olarak tanınıyor. Patriye''deki doktorlar yaralı askerlerin tedavisi için Ayşe ninemi çağırıyorlar. O da doğadan topladığı şifalı bitkilerle askerlerin yaralarını iyileştiriyor, şifa bulmalarına yardımcı oluyor. Bildiği herşeyi de kızı, yani benim anneannem Fatma Öktem''e öğretiyor. Yazılı belge var mı bu bilgilerle ilgili olarak ? Evet. Bu eğitimi annesinden devralan anneannem hayatı boyunca kendisinden yardım isteyen herkese , annesinden kalan bilgilerle, doğanın nimetlerini kullanarak sunuyor ve bildiği herşeyi Farsça-Arapça- Latince açıklamalı bir kitapta topluyor. 110 yaşına kadar sağlıklı ve bakımlı olarak yaşadı ve yazdıklarını bana emanet ederek 1985 yılında vefat etti. Nurlar içinde yatsın. Ben annemden daha çok ilgilendim bu reçetelerle. Benden de kızıma geçecek tüm bu bilgiler . 110 yıl dile kolay, kimbilir neler yaşadı, neler gördü? Tabii. Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet. Atatürk''e bile yemek pişirmiş. Atatürk çorbayı çok severmiş ve o bölgeye geldiğinde yemeklerini anneannem yaparmış. Ona sebze, bulgur çorbaları yaparmış. Atatürk''e soğuk algınlığına karşı bünyesi güçlensin diye bitkilerden ilaç hazırlamış. Kendi içinde vakıf gibiydi ve herkesin her derdine yetişmeye çalışırdı. İsminiz marka oldu. Kendi adınıza kozmetik ürünleriniz var, biraz da sizden konuşsak. Ben çok genç evlendim. Liseyi bile evlendikten sonra dışarıdan bitirdim. O zamanlar eşim işi icabı sürekli yurt dışına çıkıyordu ve birlikte uzun kalışlarımız oluyordu. Ben de, büyüklerimden bana geçen ilginin dışında, kendimi bilimsel olarak da geliştirmek için büyük bir çaba içerisindeydim. Yurt içinde, dışında bir çok eğitim programına katılarak kendimi geliştirdim. Üniversitelerle çalışmalarım oldu. Geliştirdiğim ürünler, reçeteler ilgi gördü ve böylece ismim duyulmaya başladı. Tüm bildiklerimi, gazeteler, çeşitli yayınlar ve televizyon aracılığı ile insanlarla paylaşma gayreti içerisinde oldum. Şu anda da TRT''de program yapıp bildiklerimi herkesle paylaşıyorum. Bu süreçte inandığım ve öğrendiğim bir şey var ki, o da doğada her şey mevcut. Biliyorsunuz tüm dünyada gerek sağlık, gerekse güzellik konusunda doğal ürünlere dönüş var. Zaten birçok tıbbi kozmetiğin de hammaddesi doğadan karşılanmaktadır. Bundan dört yıl evvel Yeditepe Üniversitesi''nden bir teklif aldım. Çalışmalarımı Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Bölümü ile birlikte bilimsel bir ortamda geliştirdik ve bu formülleri ürüne dönüştürdük. Ne tip ürünler bunlar? Hepsi bitkisel ve doğal ürünler. Cilt bakım kremleri, şampuanlar, losyonlar, akne önleyici kremler, maskeler, güneş serileri, makyaj temizleme gibi bir çok ürünü geliştirdik. Bana göre kozmetik devleri Estee Lauder, Helena Rubinstein gibi bir dünya markası olabilmek için Suna Dumankaya''nın ürünleri adına hiç bir eksiği yok. Ama bu markalar ciddi satışlar yapıyor. Sizin ürünlerinize ilgi nasıl? Aslına bakarsanız en büyük arzum ismimin ötesinde, ülkemiz adına bu markanın tüm dünyada kabul görmesi ve tamamen bitkisel ve modern labaratuarlarda test edilerek üretilen bu ürünlerin bir dünya markası olması. Maalesef bizde dışarıdan gelen her şeye ilgi büyük, dolayısıyla kozmetiğe de çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Reklam çok önemli tabii. Üstelik Türkiye''de ilk defa Sağlık Bakanlığı onaylı cilt ve bakım ürünleri bizim ürünlerimiz. Bilim adamlarının gözetiminde geliştiriliyor her şey. Evde uğraşmak, hazırlamak benim için güç diyen herkese kendi cilt tipine ve yaşına gore bir ürünümüzü denemesini tavsiye ederim. En son kitabınız "Astroloji ile gelen doğal sağlık ve güzellik" oldukça ilginç. Hastalıkların burçlarımızla ilgisi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Frederico Cıongoli ile birlikte hazırladığımız "Amazonlar''dan Anadolu''ya Astroloji ile gelen Doğal Sağlık ve Güzellik" isimli kitabımızı söylüyorsunuz. Cıongoli, Brezilyalı bir astolog ve terapist. Tanıştığımız sıralarda hastalıkların beden/zihinsel boyutuyla ilgili araştırmalar yapıyordu. Kişilik özelliklerinin beraberinde bazı rahatsızlıkları getirdiğini araştırıyordu. Ben de sağlık reçeteleri hazırlıyordum. Bir çok konuda ortak noktada olduğumuzu anlamamızla birlikte çalışmalarımızı birleştirmeye karar verdik. Anadolu''dan gelen şifalı bilgilerle, Brezilya''nın spiritüel zenginliği birleşti ve böyle bir kitap ortaya çıktı. Cildiniz pırıl pırıl, kırışıklık yok. Sormadan edemeyeceğim "botoks" yaptırıyor musunuz? Kesinlikle yaptırmıyorum. Yaptırmayı da düşünmüyorum. Genetik yapımız iyi ama onun dışında iyi bakıyorum ben cildime. Önemli olan husus şu ki, cilde erken yaşta, kırışmadan bakmak lazım. Doğanın verdiği nimetlerden iyi yararlanıyorum ben. Ayrıca çok inandığım bir şey var ki oda kişiliğiniz, hayata bakışınız cildinizi etkiliyor. Eğer siz hayata karamsar, kötü düşüncelerle bakarsanız bu hâl yüzünüze yansıyor . Sorunsuz bir hayat olmayacağının bilincinde, inançla hayata asılmak ve aynı zamanda pozitif düşünmek benim sırrım.