İmtihan bitti, rahat!

A -
A +

Geçtiğimiz hafta, uzun bir ders yılının ardından binlerce öğrenci için yaz tatili başladı. Bazıları daha neşeli tatile girerken bazılarında da hayal kırıklıkları oluştu maalesef. Okulların kapanmış olmasına rağmen bir grup genç insan var ki; onların maratonu halen devam ediyor. Sayısı oldukça ciddi bu grup için stres, bugün öğle saatlerinde hafifleyecek. Çünkü onlar bugün ÖSS'ye girecekler ve "nereye seçileceklerinin kararının verilmesi için" 3 saat boyunca terleyecekler. Büyük bir kısmı imtihandan kaygılı çıkacak, kimi imtihanının iyi geçmediğine üzülecek, kimi yeteri kadar çalışmadığı için pişmanlık duyacak, kimi de çok çalışmasına rağmen umduğu gibi geçmediğini düşünecek. Yıllar boyu süren bir stresin omuzlarından kalkmasının hafifliğini belki hissedecekler ama, imtihan sorularının cevapları internete, tv ekranlarına yansıyana kadar meraklı bekleyiş devam edecek. Hatadan ders alın Nasıl bir iştir bu böyle! Gerçekten de ÖSS hayat meselesi olarak görülmeye başlandı. Ülkenin gençler için sınırlı imkanları, genç nüfusun fazlalığı derken maalesef üç saat içinde gücünüzü ortaya koymanız isteniyor. Ama bitti arkadaşlar, en azından bu yıl bitti. Artık siz de telaşı bırakın. Her öğrenci imtihandan sonra durumunun ne olabileceğini bilir. Kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz. İmtihan seneye de var, ancak sizin ruh ve beden sağlığınız zarar gördüğü anda geri dönüşler çok daha zor olacaktır. Haydi öğleden sonra farklı şeyler yapın. İmtihan umduğunuz gibi geçmediyse kendinizi eve kapatmayın. Bir deniz kenarında, ağaçlık alanda, güzel bir kafede, bir dost yanında imkânınız neye uygun ise ona göre bir stres atma planı yapın. Hedefiniz üniversite ise ve sınav umduğunuz gibi geçmediyse "nerelerde hata yaptınız" diye düşünün, gelecek yıl için "başarmaya karar verin" ve "amacınıza sahip çıkın!" Hatalarınızdan ders aldığınız sürece çok şeyi değiştirebilirsiniz. Anne ve babalar! Uzmanların dediği gibi geleceklerini tek ÖSS'ye bağlayan gençleri, "istedikleri yeri kazanamadılar" diye ya da "hiç bir yer kazanamadılar" diye sakın üzmeyin. Bilin ki onca zaman hazırlandıkları bu imtihanda onlar başarılı olmayı sizden daha fazla istiyorlar. Düşünsenize tüm geleceğiniz o 3 saate bağlı. Bunun getirdiği stres istenilen başarıya ulaşamamak için başlı başına bir sebep... Gençler! Ailelerinizde sizin başarılarınızla gururlanmak için tabii ki kazanmanızı isteyeceklerdir, ancak her istenilen olmuyor hayatta! Kötü sonuç dünyanın sonu değil. En kötü ihtimalle 1 sene daha hazırlanıp tekrar sınava girer ve çok daha başarılı olursunuz. Unutulmaması gereken tek şey, her şeyin bir telafisi olması. Burada önemli olan, gerekli ciddiyetin gösterilmesi ve biraz daha çaba sarfedilmesi. Başarının arkası mutlaka gelecektir. Karamsarlığa gerek yok! • Beslenmeye, uyku düzenine ve fiziksel şartlara dikkat edin, vücudunuzu hırpalamayın; unutmayın, imtihandan çok daha öte mücadeleleriniz olacak bu hayatta. İmtihanı hayatın ve öğrenmenin bir parçası olarak görün. Ölüm-kalım meselesi olarak algılamayın. • Sıkıntılarınızı paylaşacak insanlarla beraber olun. Çevresine olumlu enerji yayan insanlarla beraber olmak sizi de kaygılarınızdan uzaklaştırır. Sürekli karamsar konuşup felaket tellallığı yapan kişilerle beraber olursanız, kaygılarınızın artması için davetiye çıkarmış olursunuz. • İmtihana çevrenizin beklentilerini yerine getirmek için girmiyorsunuz. Onu, hedeflerinizi gerçekleştirmek için bir araç olarak görmelisiniz. İmtihan asla bir amaç olmamalıdır. • Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayın. Aile ve yakın çevrenizin de karşılaştırmasına izin vermeyin. Sizin rakiplerinizden hiçbir farkınız yok. Siz çalıştınız elinizden geleni yaptınız; ya da gerekli önemi vermediniz, onun için de kaybettiniz, önemli olan hatalardan gerekli dersi çıkartabilmek. • Sizi stresten uzaklaştıracak sosyal aktivitelere zaman ayırın. Spor yapın, müzik dinleyin, sinemaya gidin. Kafanızı dağıtın. • Geçmişteki başarılarınızı düşünün. Bu başarılarınızı düşünerek; "demek ki yapabiliyormuşum" diyeceksiniz. Geçmişteki sevinçli ve mutlu anınızı hatırlayarak, o duyguların aynısını kaygılı anınıza aktarın. • Kaygıyı yenmek için doğru nefes alıp verin. Nefesinizi, aldığımız sürenin iki katı kadar bir süre içinizde tutun ve aldığınız sürenin yarısı kadar zamanda dışarı verin. Okuyucu mektubu Sevmediğin birinin hayatıymış gibi... Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi Ferhat Babacan'dan güzel bir ders; "Akıl başa çok sonraları geliyor maalesef. Ve geriye dönüp yaşadığımız hayata bakıyoruz. Bakmak zorunda kalıyoruz daha doğrusu. Ve bir çok kişi bu durumda dayanamayıp dehşete kapılıyor ister istemez. Yapmak istediğimiz çok şeyin ertelendiğinin farkına varıp, 'keşke'lerimizin önümüzde bir dağ olduğunu ve nasıl biriktiğini görüyoruz. Ne sevincimizi ne de kederimizi sonuna kadar yaşamadığımızı anlıyoruz. Ruhumuzun darbe almasına, bedenimizin hırpalanmasına, duygularımızın kırılmasına ses çıkarmadığımızı keşfediyoruz. Kendi hayallerimizin katili olduğumuzu anlıyoruz. Ve anlıyoruz ki; hayatımızı sanki sevmediğimiz birisinin hayatıymış gibi yaşamışız." Herkesin kendi hayatını dilediği gibi ve sağlıkla, mutlulukla yaşaması dileğiyle... Bu da sadece biraz çaba ve hayatın farkına varmayı gerektiriyor! Sevgiyle kalın. > B.A. ------------------------------- Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: betul.altinbasak@tg.com.tr Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.