Kızgınlıkla başa çıkın

A -
A +

"Kendini incitilmiş hissetmedikçe hiçbir insan kızmaz" diyor, Francis Bacon. Sizi en çok ne kızdırır? Haksızlığa uğramak, dedikodu, ihmal edilmek, sorumsuzluk, anlaşılamamak, yalan, trafikte kalmak, bir eşyanızın kaybolması, ters giden bir iş, bazen aksi bir söz bazen de bir davranış... Düşününce kızacak ne çok şey var şu dünyada öyle değil mi? Bazılarımız karakteri gereği her şeye kızar, bazılarımız ise hayatı daha toleranslı yaşarız. Ancak herkesi öyle ya da böyle sinirlendiren haller vardır ve olmaması da pek normal kabul edilemez. Zira kızgınlık da aynı neşe, keder, mutluluk gibi insanca bir duygudur. Yine de çevrenizde "ben asla kızmam diyen insanlara" denk gelmişsinizdir. Uzmanlara göre, herkes bir şeylere kızar. Bu kişilerin gerçekten söylediği, ya kızgınlık hislerini hiç fark edemiyor oldukları ya da kızgınlıklarını gizliyor olduklarıdır. İrkilme ya da tepki Kızgın olmak ille de hiddet göstermek manasına gelmemektedir. Yaşadığımız kızgınlık çoğu defa şiddet öğesi içermez, hatta kontrolümüzün dışına bile çıkmaz. Kızgınlık, basit bir irkilme, sıkıntı hissi ya da günlük problemlere verdiğimiz tepki olarak kendini gösterebilir. Bununla birlikte, kızgınlığın ilişkilerimize ve sağlığımıza zarar verdiği bilinmelidir. Burada önemli olan kızgınlığımızı nasıl yaşadığımız ve nasıl kontrol altına aldığımız veya alıp alamadığımızdır. Kızgınlıkla başa çıkma konusunda çalışmaları ile bilinen Amerikalı Psikolog Rebecca Luhn bu döngüyü kırmak için yapmamız gerekenlerin şunlar olduğunu ifade ediyor: > Sizi neyin kışkırttığını bilin ve kızgınlık anındaki düşüncelerinizi, bedensel değişimlerinizi ve davranışlarınızla bunlara verdiğiniz tepkileri tanımlayın. > Düşünce ve davranışlarınızı değiştirmeye hazır olun. > Kızgınlık duygunuzla başetme yollarını bilin ve bunları başlatın. Peki bütün bunları yapmazsak ne olur? Luhn'a göre, Kızgınlık, bir olay ya da kışkırtılma sonucu tetiklenir. Kızgınlık düşünceleri gelişir. Bunu izleyen davranışlar, kızgınlık düşünceleri üzerine temellenir. Kızgınlık beslenir ve artar. Kızgınlık duygusu eğer kontrol edilemezse şiddetlenir ve yapıcı eylemlerle kontrol edilmesi giderek güçleşir. Kontrol edilemeyen kızgınlık, uzun süren, şiddetli acı verici ve tahrip edici bir dizi öfkeli düşünce ve eylemleri başlatır. Neler tetikliyor Peki kızgınlığımızı tetikleyen düşünceler nelerdir dersiniz? İşte size günlük hayatımızdan neredeyse hepimiz için tanıdık birkaç örnek; > İşler benim istediğim şekilde yürümek zorundadır, bunun dışında kalan her şey yanlıştır, > Kendimi korumalıyım, çünkü gerçekte benimle ilgilenen kimse yok, > Zorluklardan uzak durmalıyım, böylece hiç acı çekmem, > Karşı karşıya kaldığım problemlere mükemmel cevaplar vermeliyim, > Bir plan yaptığımda hep işler bozuluyor, > Hayat iyi insanlara karşı hiçte adil değil, > Kimseyi incitmemeli ya da ne hissettiğimi söylememeliyim, > Yaptığım işlerde iyi olmalı, kimseyi hayal kırıklığına uğratmamalıyım, > Kontrol bende olmalı, kimse beni kullanmaya kalkışmamalı. Şayet kendimize ya da başkalarına karşı böyle görüşler taşıyorsak, herkese hiç de gerçekçi olmayan beklentiler yüklüyoruz demektir ve bu da bir süre sonra öfkemizin şiddetli hale gelmesinden başka bir işe yaramaz. Uzmanlara göre problem ne zaman büyük kabul ediliyor dersiniz? Çok sık öfkeleniyorsanız, Öfke hissiniz çok kuvvetliyse ve o anda başka bir şey düşünemiyorsanız, Saldırgan davranışa yol açıyorsa, Ve hayatınızı yönlendiriyorsa. Kendiniz için ciddi bir şeyler yapmanız gerekiyor demektir. Aksi halde her geçen gün çevrenizdeki insanların sayısı azalır ve hayat büyük ölçüde manasını kaybeder. Öfkenin zararları Öfkenin artması kan şekerinin yükselmesi, nabzın ve kan basıncının artması, kesik ve zor nefes alma, sırt ve baş ağrısı ve terleme gibi fiziksel etkilere yol açar. Bunlar daha sonra kronik hastalıklara yol açan vücut stresinin sadece birkaç belirtisidir. Öfkenin zihinsel etkileri arasında konsantrasyon bozukluğu, düşük performans, uykusuzluk ve dikkatsizlik sayılabilir. Bütün bunlar, depresyon, çöküntü, sinir ve endişe gibi diğer duygusal problemlere yol açabilir. Öfkenin davranışsal etkileri ise, ilaç kullanımı, aşırı gıda tüketimi, sigara tiryakiliği, huzursuzluk, düşünmeden hareket etme, geri çekilme ve dışlanma şeklindedir. Kronik öfkenin yol açtığı toplumsal etkiler arasında ise, iş yapamaz hale gelme, tatminsizlik, sürekli mahkemelik olma, zayıf ilişkiler, sık sık iş, çevre değiştirmek ve kaza yapmak sayılabilir. Yenmek için... > Her şeyden önce insan olduğunuzu ve hata yapabileceğinizi kabul edin. Kendinize hata yapma hakkı tanıyın ve mükemmel olmaya çalışmayın. > Unuttuğunuz bir işle ilgili olarak kendinize kızmak yerine bunu şimdi yapmaya odaklanın. > İstemeden söylediğiniz söz yüzünden kendinize kızacağınıza bu durumu giderici çabaya odaklanın. > Eleştirilere açık olun. O kişinin söylediklerini tarafsız düşünün, "gerçek payı nedir" diye kendinize sorun ve haklılık gördüğünüz noktalar varsa bundan menfaatlerinize uygun bir sonuç çıkarın. > Geçmişi olduğu gibi kabul edin, geçmişin olumsuzluklarını, kırgınlıklarınızı içinizde tutmayın, onlarla yüzleşin ve dersler çıkarın. > Öfkenin ardından olanları unutun. Farklı şeylerle uğraşın, mutlu olacağınız bir işe yönelin. ? Gevşemek için... > Ayaklarınızın üzerinde yükselin ve öne doğru uzatın. Sırtınızı ve omurganızı rahatlatın, ayağa kalkın, içe ve dışa doğru yavaşça nefes alıp vererek gerginliği serbest bırakın. > Yavaş yavaş nefes alma alıştırması yapın. > Ortam değiştirin. Yürüyüşe çıkın. Temiz hava alacağınız bir yere gidin. > Sevdiğinizin bir dostunuzun sesini duyun. Herkese öfkesi az, kontrolü sizde bir hayat diliyoruz... Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: baltinbasak@cozum-ik.com Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.