Tasarım benim işim diyorsanız

A -
A +

SANAT Galericileri Derneği ve İKON Fuarcılık Hizmetleri'nin iş birliğiyle düzenlenen, uluslararası sanat buluşmasının en heyecanlı kısmı olan sanat yarışmalarına bu yıl yenileri eklendi. Tasarım gücünüze güveniyorsanız bu yarışma tam size göre. Bu yıl 7-11 Aralık 2005 tarihleri arasında, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda dördüncü kez gerçekleştirilecek olan Artİstanbul 2005 Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması kapsamında düzenlenen dört farklı yarışmanın başvuruları başladı. Konu "Kent ve sanat" Her yıl geleneksel olarak açılan ve tüm genç sanatçıların katılımına açık olan Genç Sanatçılar Resim Yarışması, Genç Sanatçılar Heykel Yarışması ve Genç Sanat Eleştirmeni Yarışması'na bu yıl Artİstanbul 2005 Poster ve Bilbord Tasarım Yarışması adlı yeni bir yarışma daha eklendi. Yarışmada birinci olan tasarım, Artİstanbul 2005'in poster ve bilbordlarında kullanılacak. Ülkemizdeki genç sanatçıları teşvik etmek amacıyla düzenlenen yarışmaların konusu, her yıl olduğu gibi, bu yıl da Artİstanbul'un ana teması ile aynı olacak. Artİstanbul 2005'in bu yılki teması "Kent ve Sanat". Genç Sanatçılar Resim Yarışması, Genç Sanatçılar Heykel Yarışması ve Genç Sanat Eleştirmeni Yarışması'nın başvuruları 21 Ekim 2005 tarihine kadar yapılabilirken, Artİstanbul 2005 Poster ve Bilbord Tasarım Yarışması'nın son başvuru tarihi 28 Ekim 2005 olarak belirlendi. Başvurular İkon Fuarcılık Hizmetleri'ne yapılacak. PARSAN sponsorluğunda yapılan Genç Sanatçılar Resim Yarışması'nda, Birincilik Ödülü 4 bin YTL, İkincilik Ödülü 2 bin YTL ve Üçüncülük Ödülü bin YTL olarak belirlendi. Ödül kazanan yarışmacıların her birine ayrıca, Royal Talens Özel Ödülü - Talens Boya Seti de verilecek. İnceleme gezisi Genç Sanatçılar Heykel Yarışması, İstanbul Maden ve Metal İhracatçıları Birliği sponsorluğunda yapılıyor. Yarışma sonucunda, 3 bin dolar tutarında bir Başarı Ödülü ile Avrupa'nın kültürel kentlerine mesleki inceleme gezisi ve "Gençsanat" Dergisi Özel Ödülü verilecek. Genç Sanat Eleştirmeni Yarışması ise GARAGE OF ART sponsorluğunda yapılıyor. 2 bin YTL tutarındaki Başarı Ödülü'ne layık görülen eleştiri yazısı "Türkiye Sanat Yıllığı 2005"te yayınlanacak. Artİstanbul 2005 Poster ve Bilbord Tasarım Yarışması'nın Duran Ofset sponsorluğundaki Birincilik Ödülü 4 bin YTL tutarında. Yarışmaya katılan genç tasarımcıları bu ödül dışında çeşitli ödüller de bekliyor. Dört dalda da dereceye giren yarışmacılara ayrıca Avrupa'nın kültürel kentlerine mesleki inceleme gezisi ve "Gençsanat" Dergisi Özel Ödülü de verilecek. Yarışma başvuruları ve şartnameleri için: İKON Fuarcılık Hizmetleri Ltd. Şti. Mete Cad. Yeni Apt. No:16/11 34437 Taksim, İstanbul Tel:+90 212 244 71 71 web: www.artistanbul.org > Açıköğretime kayıtlar başladı Anadolu Üniversitesi'nin (AÜ) açıköğretim sistemine göre eğitim yapan iktisat, işletme ve açıköğretim fakültelerine bu yıl yerleştirilenler ile öğrenci affından yararlanıp başvuranlar, kayıtlarını 19 Ekime kadar yaptırabilecek. AÜ'nün internet sitesinde yer alan duyuruya göre, mazeretleri sebebiyle kayıt yaptıramayanlar, mazeretlerini kanıtlayan resmi belgeyle 20-21 Ekim'de açıköğretim fakültesi bürolarına bizzat başvurarak kayıt yaptırabilecek. ÖSYM'nin gönderdiği kayıtla ilgili belge ve kayıt kılavuzlarını alan adaylar hazırladıkları kayıt dosyasıyla birlikte, 19 Ekim'e kadar (pazar günleri hariç) açıköğretim fakültesi bürolarına bizzat başvurarak kayıt işlemlerini yaptırabilecek. > Geleceğin suçlusu nasıl yetişir? Aşağıda Amerika Birleşik Devletleri Houston Kenti Polis Müdürlüğü tarafından hazırlamış ve kentteki bütün evlere ve okullara dağıtılmış, çocuklarımızı yetiştirirken düştüğümüz hataların ilgiç bir şekilde sunumunu göreceksiniz. Hangi ülkeden olursak olalım maalesef benzer hatalar bir çok yerde aynı şekilde yapılıyor. İşte bu hatalarımızın çocuklarımız üzerindeki etkileri ve ortaya çıkardığı sonuç; 1. Çocuğa istediği her şeyi vermeye başla! Bu şekilde herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır. 2. Kötü sözler söylediği zaman, gül. Böylece o kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır. 3. Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretme. 21 yaşına gelince kendisi karar versin, diye bekle. 4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldır, kitaplarını, ayakkabılarını, elbiselerini, onun için her şeyi sen yap ki o bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın. 5. Onun önünde sık sık kavga et ki bu sayede aile bir gün parçalanırsa o da o kadar şaşırmasın. 6. Ona istediği kadar harçlık ver ki hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin. 7. Yiyecek, içecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getir ki istediklerini her zaman arzu etmeye alışsın. 8. Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı, daima onun tarafını tut ki onların hepsine karşı peşin hükümleri olsun. Bütün bunları ve buna benzer davranışları yaparak yetiştirdiğin kişinin, günün birinde başına gerçek bir dert gelirse, kendinden özür dile ama onu felaket dolu bir hayale hazırladığın için kendine teşekkür etmeyi de ihmal etme. Hiç bir ebeveyn ne kendisi ne de biricik evladı bu duruma düşsün istemez ancak bilmeden ciddi hatalar yaparlar. Aşırı koruyucu, hoşgörülü olurlar. Bu durumun doğal sonucu olarak da özgüveni gelişmemiş bir nesil ortaya çıkar. Oysa hepimizin balık yemeden önce onu tutmayı öğrenmemiz gerekiyor ve bunun ilk yeri de bilinçli aile ortamlarıdır. > Ramazan... Ramazan, güzelliktir!... Kardeşliktir. Eski günlere duyulan özlemdir. Sıcacık çorba, mis gibi kokan pide, ezan sesi, top sesi, davulcu, heyecan, sevgi, paylaşım, terbiyedir. Bugün ramazanın 5. günü. Sayılı günler ne çabuk geçiyor. Böyle özel günlerde insan daha bir anlıyor geçen zamanı. Çok yakında bayram da kapımızı gelip çalacak, biz de bayramla birlikte sevdiklerimizin kapısını. Bana göre insan hayatının çok özel günlerinden birisi ramazan. Birçok inanan insanı ortak bir duyguyla sarıyor. Akşam içilecek bir tabak çorba, sıcacık pidenin mis gibi kokusu. Sanki herşeyin tadı bir başka güzel ramazanda. Sanki bir başka bereket var evlerde. Kalpler sanki daha bir yumuşak. Çocukluğumun izlerini yakalarım her ramazan. Komşumuz Ömer Amca'nın oruç tutuyorum diye beni ödüllendirmek için verdiği mis gibi kokan ev yapımı çörekler, dedemin teravih hazırlığı, babamın getirdiği çikolatalar, annemin sahur telaşı. Oruç tutmak isterdik de, ne zor uyanırdık kardeşimle. "Aç oruç tutacağız" diye annem korkar, babamı gönderirdi; "kaldır çocukları, seni daha çok dinliyorlar" derdi. Gerçekten de öyle annemize daha çok naz yapardık da, babam ne derse daha hızlı yerine getirirdik. Şimdi annemin yerini ben aldım, roller değişti, babamın yerini de eşim. Ama hâlâ annemin yemekleriyle daha bir lezzetli geliyor bana ramazanlar. Dedem hayatta değil, arkadaşı Ömer Amca da çoktan vefat etti ama ben hâlâ o günleri yaşıyorum her ramazan. Bugün bile anacığımın evinde iftar yaptığım zamanlar en mutlu günlerimden oluyor. Ezan sesini beklerken babam elinde pideyle içeriye girince hele bir de kardeşlerimle denk gelirsek değmeyin keyfimize. Aynı eski günlerdeki gibi. İftar masalarının kalabalığı, herkesin bir telaşla evinin yolunu tutması, Allah ne verdiyse sevdikleriyle paylaşması, bu güzel ne mübarek bir aydır ramazan. Kardeşliğin, dostluğun ayı ramazan, yüzyılların hoş tadı, 11 ayın sultanı hoş geldin ramazan... Herkese hayırlı ramazanlar... B.A > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: betul.altinbasak@tg.com.tr Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.