Futbol ayağa düştü!

A -
A +

NBA; dünyanın en büyülü organizasyonu... Bundan yıllar öncesinde bu dünyada yalnızca siyahların top koşturabileceğine inanılırdı. Teninin rengi beyaz olanlar hayran hayran seyrederdi ancak. Onlardan ancak yönetici, patron, bir de olsa olsa koç olurdu. Sahanın içi siyahlara aitti. Zira siyahlar bu işte o kadar usta, o kadar iyiydiler ki, "Beyazlar beceremez" lafına teninin rengi beyaz olanlar bile inanırdı. Sonra bu tabu yıkıldı, ABD'li beyazlar yavaş yavaş sahne almaya başladı. Larry Bird gibi ustalar neredeyse yıllar süren inancı yıktı attı bir kenara. Ama efsane şekil değiştirse de devam ediyordu. "Beyaz Amerikalılar" bir nebze yapabilirdi ama "Avrupalıdan basketbolcu olmaz" fikri mağrur Amerikalıların da işine gelmiyor değildi hani. Önce; "Harika çocuk" Drazen Petroviç araladı, sonra da o kapıdan Peja, Dirk, Pau ve diğer Avrupalılar içeri doluştu... Ama bu yetmezdi. Neden orada bir Türk oyuncu olmasındı? Biraz cesaret, biraz gayret bu işi çözerdi. Sonra "deli"nin biri çıktı, "Yapma, etme, rezil olma" diyenlere inat gitti... Mirsad'ın ardından da Hidayet, Mehmet ve Ersan... Bunlara şimdi iki genç daha katıldı. Hayır, "Hayatımda bir NBA macerası da benim olsun" diye gidip geri dönen İbrahim Kutluay gibi değil... Semih Erden geçen sezon şampiyonluğu finalde Lakers'a kaptıran Celtics'te, Ömer Aşık da bir dönem Kral Jordan'la gönüllerde taht kuran Chicago Bulls'ta küçümsenmeyecek süreler alıyor. Gazeteler her gün Orlando'yu sırtlayan Hidayet'in başarılarını yazıyor. Bunlardan ikisi karşı karşıya geliyor; "NBA'de Türk gecesi..." Erman Kunter Cholet'nin başında Fener'le Avrupa Ligi'nde karşı karşıya geliyor; "Avrupa'da Türk gecesi..." 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda ABD ile final oynayan Türkiye, basketbolda fiilen dünyaya meydan okuyor. Futbolda ise ikinci sınıf takımlara transfer olan milli oyuncularımız kulübede pas tutuyor, ay-yıldızlı takım Avrupa Şampiyonası'na gitme umutlarını Kaf Dağı'nın ardına atmış bekliyor... Ve biz transfere trilyonlar dökmüş takımlarımızın döküntü hallerine bakıp hayıflanıyoruz. Bu kadar para harcayıp bu kadar başarısız olmak için ayrı bir yetenek gerek. Ey "üç büyüklerin" başkanları, yöneticileri; YETENEK SİZSİNİZ! Unutulmaz sözler... "Real Madrid'e Santiago Bernabeu'da 5 attığımızda rekabetin ne olduğunu kavradım. Hâlâ da anlamaya ve yaşamaya çalışıyorum" (Johan Cruyff) Şu futbol dedikleri Paraguay'da Cerro Porteno'nun Olimpia'yı 1-0 yendiği derbi büyük kavgalara sahne olurken, bir de aile trajedisi yaşandı. 30 yaşındaki Olimpia taraftarı Carlos Sosa, Cerro Porteno'yu tutan 20 yaşındaki kardeşi Elvio Sosa tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Karşılaşma olaylı geçerken FIFA kokartlı hakem Carlos Torres, Olimpia'dan üç, Cerro Porteno'dan iki oyuncuyu kırmızı kartla oyun dışı bıraktı. Gergin maçta saha dışına gönderilenler sadece iki takım futbolcuları değildi. Hakem Torres, iki takımın teknik direktörünü de atarak tribüne gönderdi. 35 bin kişinin izlediği karşılaşmada 25. dakikada kendi kalesine gol atan Dario Caballero henüz karşılaşmanın başında kafasına isabet eden yabancı maddeyle yaralandı ve bu nedenle karşılaşma yaklaşık 10 dakika geç başladı. Maçtan sonra çıkan olaylarda ise birçok kişi yaralandı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.