Kaçan en güzel penaltı

A -
A +

Şimdi filmi geriye saralım ve Galatasaray'ın kazandığı Bordeaux zaferine bir başka pencereden bakalım. Ligdeki Kocaeli maçında Baros atsaydı o penaltıyı 5-2'lik hezimet gelir miydi? Maç en kötü ihtimalle 3-3'e, belki de Galatasaray'ın galibiyetine dönüşecekti... Değil Galatasaray'ın galip gelmesi, beraberlik bile Skibbe'yi kapının önüne koyar mıydı? Hayır!.. Gelelim Bodeaux maçına; daha 11. saniyedeki o golün Galatasaray'ı daha da ateşlemediğini kim söyleyebilir? Ya Mehmet Topalsakatlanmasaydı ve Kewell oyuna girmeseydi, çataldaki o örümceği kim alacaktı? Peki, Skibbe takımın başında kalsaydı, Kocaeli maçında taraftarın gadrine uğrayan ve gerçekten haftalardır form düşüklüğü yaşayan Sabri'yi oynatır mıydı Bordeaux önünde? Elbette, "olsaydı","atsaydı","tutsaydı"yla birçok maçtan birçok örnek vermek mümkün. Futbol zaten birçok eğrinin ve doğrunun bir araya gelmesiyle sürprizlere dönüşen bir spor. Bu yüzden de dünya üzerinde çekim gücünü kaybetmeyen bir temaşa figürü... Demek istediğim; her zaman doğruların bir araya gelmesiyle başarılı olunmuyor. Bazen eğrilerin bir araya gelmesiyle kazanılan galibiyet de bir zafere dönüşebiliyor. Şimdi en azından bir futbolsever olarak Galatasaray'ı deviren Kocaeli'nden de, Bordeaux'yu eleyen Galatasaray'dan da son maçlarındaki mücadele hırsını beklemek hakkımız. En büyük problem; futbolcuların maç seçmesi... Kocaelili oyuncu 4 büyüklere karşı oynarken başka, diğer rakiplerine karşı başka türlü oynuyorsa; Galatasaraylı oyuncular rakip Kocaeli olunca süt dökmüş kedi, Bordeaux olunca aslan kesiliyorsa; suçu paraya, hocaya, taraftara atmadan önce kendini sorgulamalıdır. Hocayı vezir de eden, rezil de eden futbolcudur... Unutulmaz sözler... "Bir maçın en önemli dakikası ilk 90 dakikasıdır" (Bobby Robson)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.