Burak arayı açıyor!

A -
A +

Hani bir söz vardır; ben adamı gözündün anlarım!. Ben, Burak Yılmaz'ı, gözünden değil ama hırsından, kişiliğinden anladım ve de ısrarla futbolculuğunu savundum! Burak'ın, çok iyi bir topçu olduğu, Trabzonspor'a geldikten sonra daha iyi anlaşıldı! Trabzon halkı Burak'a iyi ve kötü gününde sahip çıktı. Özellikle Şenol Güneş'in kişiliği ve futbol bilgisi sayesinde, Burak, Avrupa'nın sayılı yıldızları arasına girdi. Ancak ülkemizde Burak Yılmaz için öyle şeyler söylendi ki, futbolculuğu bile tartışmaya açıldı! Burak hakkında "atıp tutanlar" her seferinde battıklarını gördükçe daha da "saldırgan" oldular! Ama sonunda Burak konusunda "terse" düştüklerini anladılar, buna rağmen dönüş yapmayı da kendilerine yediremedikleri için Trabzonspor'u ve milli takımı eleştirirken, zaman zaman Burak'ı es geçmeye kadar işi götürdüler! Oysa ki aklın yolu bir. Burak, tepeden tırnağa futbolcu, bunu görmemek futbolla inatlaşmak gibi bir şey! Burak için olumsuz yazanlar ve yazmaya devam edenler, hep böyle ikilem içinde kalacak ve sözüm ona Burak'ı eleştirdiklerini zannedecekler! Burak, milli takımın da futbolcusu olduğunu, Finlandiya ve Bulgaristan karşısında attığı üç şık golle gösterdi ve Türk futbolu ile arayı biraz daha açtı! Abdullah Avcı'nın ne düşündüğünü bilmem ama Buraksız bir Milli Takım'ın olmayacağı bu maçlarda açık bir şekilde görüldü. Geçen sezondan kalanlar Geride bıraktığımız sezonda, geçen yıla oranla aşama yapıp, kendinden söz ettiren futbolcular arasında Bursasapor'da Batalla, Sivasspor'da Erman ve Eneramo, Samsunspor'da Murat Yıldırım, Kemal, Gençlerbirliği'nde Yasin, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da Doka, Ankaragücü'nde Aybars, Gaziantepspor'da Muhammet'i sayabilirim. Yine geçtiğimiz sezon, İstikrarını devam ettiren ve futbolunun üstüne koyanlar arasında ise Trabzonspor'un ve Türkiye Süper Ligi'nin gol kralı Burak, Tolga, Olcan, Fenerbahçe'de Alex, kaleci Volkan, Bekir, G.Saray'da Necati (Antalya'daki başarısı da göz önüne alınarak), Mersin İdman Yurdu'ndan Nobre, Sivaspor'da Kadir, Kayserispor'da Hasan Ali, Karabükspor'da Birol, Antalyaspor'da Uğur İnceman, Gaziantepspor'da Serdar Kurtuluş akla gelen ve göze batan isimlerdi. Bunlar arasında Alex, geride bıraktığımız sezonda, en az Burak Yılmaz kadar kendisinden söz ettiren oyuncuların başında geldi. Brezilyalı oyuncu, attığı ve attırdığı gollerle Fenerbahçe'yi zirveye taşıdı. Alex, Hagi'den sonra, yüz yıl içinde ülkemize gelen en iyi ikinci yabancı futbolcu olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Geçtiğimiz sezonun karması ise bana göre şöyle oluştu: Tolga (Trabzon)-Gökhan (F.Bahçe), Sivok (Beşiktaş), Yobo (F.Bahça), H.Ali (Kayserispor)-Batalla (Bursaspor), Selçuk (G.Saray), Alex (F.Bahçe), Erman (Sivaspor)-Burak (Trabzonspor), Stoch (F.Bahçe). Sözün bittiği yerdeyiz! Sonunda beklenen oldu ve Türk futbolu büyük bir darbe yedi! UEFA, üç takımımıza kırmızı kart gösterdi! Beşiktaş, Gaziantepspor ve Bursasapor, UEFA tarafından bir yıl Avrupa Kupalarından men edildi. Hiç kimse suçluyu sağda solda aramasın! Beşiktaş, Fair Play nedeniyle, Bursasapor ile Gaziantepspor ise hesapsız transfer harcamalarından dolayı Avrupa'ya çıkışları yasaklandı. Yanlış nasıl ki Bağdat'tan dönerse hesapsız transfer de Bağdat'tan değil ama UEFA'dan döndü; hem öyle bir döndü ki, Türk futbolu yerle bir oldu! Bu kulüplerin başında bulunanlar, bugünleri hiç düşünmedi; daha doğrusu, böyle bir şeyin başımıza geleceği söylendiğinde, hep bıyık altından güldü! Sorumsuzca, bulundukları kulüplerin paralarını sanki kendi paralarıymış gibi harcadılar ve sonunda olanlar oldu ve gemi karaya oturdu! Beşiktaş'ın durumu ise daha farklı! Beşiktaş, Fair Play'dan ceza yedi. Beşiktaş, UEFA'nın Fair Play Kurallarının 65. 66.maddelerine göre cezalandırıldı. Bu maddede vadesi geçmiş borçlar ve 66. maddeye göre de çalışanlar veya vergi dairelerine vadesi geçmiş borçlar yüzünden disiplin kuruluna sevk edildi ve bunun sonunda hem 1 yıl men, hem de para cezasına çarptırıldı. Türk futbolu hiç bu kadar kara bir gün yaşamadı! UEFA ve FİFA'yı hiçbir zaman ciddiye almayanlar şimdi diyet ödüyor! Oysa ki 3 Temmuz'dan beri UEFA futbolumuzun başında "Demoklesin Kılıcı" gibi sallanıp duruyor. İndi iniyor derken, öyle bir indi ki, şimdi temizle temizleyebilirsen! Her şeye rağmen bu zor durumdan kurtulmak için birlik beraberliğe ihtiyaç var. Çünkü dört bir koldan, "ahtapot" gibi futbolumuzu kuşatmaya çalışan Avrupa'ya karşı, ancak böyle birlik beraberlikle durabiliriz. Sizin anlayacağınız; gün bugündür ve sözün bittiği yerdeyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.