Burak ve Hakan Şükür

A -
A +

Artık şu bir gerçek ki Burak Yılmaz ile çok iyi paslaşıyoruz! Ben yazıyorum, Burak Yılmaz sahada yazdıklarımın doğruluğunu ispatlıyor! Burak'ın birkaç hafta durgunluk dönemine girdiği zamanı düşünüyorum da, futbolculuğu bile tartışıldı! Böyle futbolcuların ne zaman patlama yapacağını kimsenin tahmin edemeyeceğini yazdım. Nitekim Burak öyle bir patladı ki, adeta düşman çatlattı! Büyükşehir Belediye maçında Ronaldo ve Messi vari iki gol attı ve jeneriklere konu oldu. Burak Yılmaz, Hakan Şükür olma yolunda adım adım ilerliyor. Tek eksiği, Hakan Şükür gibi havada "asılı kalamıyor." Bu yüzden de kafa vuruşlarında tam isabet sağlayamıyor. Burak'ta bu kabiliyet, bu futbol aşkı olduğuna göre bunu da başaracaktır. Kura çekerken elendiler! Ziraat Türkiye Kupası statüsü, Roma İmparatorluğu zamanında aslanların önüne atılan gladyatörlere benziyor! Bir tarafta elinde kırık dökük bir kılıç, diğer tarafta dört tane aç aslan! Kuralar çekildi, dört büyüklerin eşleştiği takımlara bakıyorum da tur atlamaları ancak oynayarak değil "hükmen" sonuçla mümkün olurdu! Üstüne üstük, bu maçlar kendi sahalarında değildi. Her ne kadar top yuvarlak denilse de bu tür eşleşmede top yuvarlaklığını kaybedip dört köşe oluyor! Adana Demirspor, Gaziantep Belediye, Konya Torku ve Güngören Belediyespor, böyle bir statüde ağızlarıyla kuş tutsa değişen bir şey olmazdı. Gelmiş geçmiş bütün Futbol Federasyonları Türkiye Kupası'nda bir adalet sağlayamadı. Oysa, dünya kupası statüsü gibi bir uygulama, Ziraat Türkiye Kupası'nı daha cazip bir duruma getirir. En azından bu tür küçük takımlara iki-üç tur atlama şansı doğar ve dolayısıyla da bütçelerine katkı sağlar. Kulüpler Birliği ne iş yapar? Ankaragücü, kümede kalmak için çok haysiyetli bir duruş sergiliyor. Taraftarı ise gerçek on ikinci adam! Ankaragücü Kulübü'nden futbolcular, batan geminin malları gibi götürülüyor. Ama takım içinde kalanlar büyük bir onur savaşı veriyor ve aslanlar gibi çarpışıyor. Ankaragücülü futbolcular, bu tutumlarıyla belli ki son düdüğe kadar teslim olmayacak. Ankaragücü'nün bu duruma düşmesindeki sebeplerden çok, Kulüpler Birliği'nin tavrı düşündürücü. Kulüpler Birliği, takımlar için böyle zamanlarda ortaya çıkmalı ve yumruğunu masaya vurmalı. Ama ne gezer; bu birlik, gerçekleri göreceği yerde, üstüne vazife olmayan şike yasasının 58. maddesi ile uğraşıyor. Ankaragücü'nün bu durumu futbolumuzun içler acısı halini yansıtıyor ve olanlar Türk futboluna oluyor. G.Saray soyunma odasında kazandı! G.Saray, Samsunspor maçını devre arasında soyunma odasında kazandı! Fatih Terim, ikinci yarı için futbolcuları öyle motive etmiş ki, tünelden çıkan sanki saunadan çıkmış gibiydi. Terim neler söyledi ki, sahada uyurgezer gibi dolaşan futbolcular, birden asıl kişiliklerine döndü? İlk yarıda kaplumbağa kadar yavaş olanlar, tazı gibi rakibe nefes aldırmadı. Bu değişikliğin bir tek nedeni vardı; o da Fatih Terim'di. Terim'in, futbolculara soyunma odasında yaptığı konuşmayı düşünüyorum da, istersen maçı kazanma. Fatih Terim bu göreve geldiği gün ben bu köşemde, G.Saray Terim'le sahaya çıkmadan bir puanı garantiler diye yazmıştım. Samsunspor maçı bu yazdıklarımın en güzel örneğidir. Ancak yine de şunu sormak gerek; acaba Galatasaray'ın karşısında o gün Samsun yerine bir başka takım olsaydı ne olurdu? Bence muamma... Ama her şeye rağmen Terim, Samsunspor maçında yalnız kenarda değil, adeta sahada mücadele eden görülmez bir kahramandı!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.