Derbi 1996'nın tekrarı!

Demek ki istenildiği zaman oluyormuş. Galatasaray-Fenerbahçe arasında oynanan derbi, son yılların en centilmen karşılaşmalarından biri oldu; birkaç olayın dışında... Tribündeki Galatasaray taraftarlarını, yağdan kıl çeker gibi maçı kazanan Fenerbahçe'yi ayakta alkışlıyorum! 1996 yılında oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasının sanki tekraraydı G.Saray-Fenerbahçe maçı. Değişen, Trabzonspor yerine G.Saray, Şenol Güneş yerine de Fatih Terim'in olmasıydı. 1996'da Trabzonspor, bir beraberlik sonrasında şampiyon olacaktı ancak Şenol Güneş'in inatla Fenerbahçe'yi yenerek şampiyon olmak istemesi Trabzon'un büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına neden olmuştu. Gelelim G.Saray-Fenerbahçe maçına... Galatasaray'ın F.Bahçe karşısında alacağı bir beraberlik onu şampiyon yapmaya yetecekti. Ne var ki, Şenol Güneş gibi, şampiyonluğu galibiyetle taçlandıracağım diyen Terim'in anlaşılmaz bilgisizliği mi, inadı mı desem, ne derseniz deyin, bu yüzden avucun içine kadar gelen kısmeti büyük bir ihtimalle tepmiş oldu! 68. dakikada beraberliği yakalamışsın; Sabri'yi, Gökhan'ı, Ceyhun'u oyuna alacağın yerde, sen gidip Baros'u oyuna alıyor, sanki gol lazımmış gibi çift santrfora dönüyorsun. Bu da yetmiyor, geri dörtlü ile rakibin üzerine saldırıyorsun. Terim eğer hislerine kapılmasa rakibin üzerine gelmesini bekler ve işi bitirirdi. Bu kadar kaçırdıktan sonra kaybetmek kaçınılmazdı ve nitekim de öyle oldu. İddia ediyorum; son 22 dakikada G.Saray'ın başında olsam bu maçı en azından berabere bitirirdim! Aykut Kocaman'ın da Terim'den aşağı kalır tarafı yoktu! Kocaman hâlâ Stoch'la uğraşıyor. Oysa Stoch'u oynatmamakla Kocaman, bindiği dalı kestiğinin farkında değil! Maçın sonunda yaşananlar ise derbiye gölge düşürdü! Kaleciliğini yere göğe sığdıramadığım Volkan, ne yazık ki centilmenlikte sınıfta kaldı. Bu, bir değil iki değil, Ali Sami Yen Stadı'nda yaptığı o unutulmaz hareketle seyirciyi az kalsın sahaya indiriyordu. Maç sonunda Volkan yine yapacağını yaptı! Sevincini, tahrik noktasına getiren Demirel, az kalsın yine istenmeyen olaylara neden olacaktı. Bereket tribünlerde sağduyulu bir G.Saray taraftarı vardı. Haa, bu arada şunu da belirteyim; M.Topuz'un yaptığı "sevincin" bundan böyle takipçisi olacağım! Çünkü Topuz'un, transferde yaşananlardan dolayı "vukuatlı" bir oyuncu olduğu unutulmamalı! Derbi öncesinde bu köşede, maçın hakemi Fırat Aydınus için karşılaşmanın en renkli ismi olacak diye yazmıştım. Aydınus beni yanıltmadı ve mükemmele yakın bir yönetim gösterdi. Caner için yapılan spekülasyon ise bence fazla abartıldı; daha doğrusu fanatizmden kaynaklanan yorumlardı! Kültür konseri Hep futbol, bazen can sıkıyor! Çünkü futbolumuzda güzelliklerden çok üzücü olaylar çoğunlukta! Son örnek Beşiktaş-Galatasaray maçı. Bundan dolayı bugün bu köşemde hafta içinde yaşadığım bir sanat olayından, Türk Sanat Müziği'nden söz etmek istiyorum. Benim de içinde bulunduğum Kültür Üniversitesi Türk Sanat Müziği korosu, geçtiğimiz hafta muhteşem bir konserle sezona veda etti. Kültür Üniversitesi, isminden de anlaşılacağı gibi kültürün yoğunluk kazandığı bir ilim yuvası. Pırıl pırıl gençlerin oluşturduğu koro ise üniversitenin bünyesinde özel bir yer tutuyor. Konser gecesinin renkli isimleri, üniversitenin rektörü ve yardımcısıydı. Prof.Dr.Dursun Koçer, ile Prof.Dr.Mahmut Paksoy'un seslendirdikleri eserler, büyük alkış topladı. Koronun hocalığını Kültür Bakanlığı Türk Müziği Devlet Sanatçısı Recep Alper Çeviren yaptı. Yorumu ve güzel sesi ile dinleyenleri adeta büyüleyen Çeviren, aynı zamanda Kültür Üniversitesi'nin çok sevilen, vazgeçilmez isimlerinden biri. Bu arada program sunucusu, aynı zamanda kimyager Ezgi Keteci, diksiyonu ile olduğu kadar, seslendirdiği şiirlerle de geceye damgasını vurdu. Yaklaşık 500 konuğun izlediği ve 4 saate yakın süren konserde, Türk Sanat Müziği'nin unutulmaz eserleri, büyük bir yorum ustalığıyla seslendirildi ve büyük alkış aldı.