Böyle bir sahada ve bu hava şartlarında iki takımın yaptığı mücadeleye öncelikle alkış tutmak gerekir. Topun, nereye gideceğinin belli olmadığı böyle bir zeminde gerek Trabzonspor, gerekse Bursaspor futbol adına ellerinden ne geldiyse ortaya koydu. Bütün bu olumsuzluklara rağmen zaman zaman zevkli ve heyecanlı bir futbol izledik. Trabzonspor, her zaman olduğu gibi orta sahayı kalabalık tutup, gol yollarında bütün yükü Burak'ın omuzlarına yüklemişti. Genç oyuncu yine de çok sıkı markaja rağmen rakip defansı en çok zorlayan futbolcu oldu. Olcan, her zaman olduğu gibi çok hareketli ve adeta kabına sığmadı; bir sağda bir solda, devamlı rakip defansı yıprattı. İkinci golde kornerden adrese gönderdiği topu, Giray, aynı güzellikte ağlara gönderdi. Trabzonspor'un en yumuşak yeri geri dörtlüsü, belki de en sezon başından beri en iyi futbolunu oynadı. Giray attığı iki muhteşem kafa golüyle geceye damgasını vurdu. Bu arada Tolga'nın son saniyelerde çıkardığı inanılmaz golle geceye en az Giray kadar damgasını vuran futbolcu oldu. Bursaspor, kadro olarak bence eksik. Defansı, forveti, orta sahası sanki ayrı ayrı takımların futbolcularından kurulmuş ve ilk kez bir arada oynuyor. Batalla ve kaleci Carson'ı bir kenara bırakırsak yabancıları çok kötü. Batalla, çok klas bir oyuncu; Bursaspor'un beyni adeta.. Kaleci Carson, iki gol yemesine rağmen en az 3-4 mutlak gol pozisyonunu önledi. HAKEMİN BÜYÜK GAFI! Böyle bir havada bu renkte bir topla maçı oynatmak bir hakemin yapabileceği en büyük gaf ve seyredenlere saygısızlıktı. Beyaz zeminde bu renkte bir topla maçı takip etmek de çok zorlandığım gibi, gözlerim şaşı oldu dersem yalan söylememiş olurum. Bu havada oynanacak topun rengi kırmızı olmalıydı.