Trabzonspor, belki de sezon başından beri girdiği gol pozisyonunun toplamını, Beşiktaş karşısında ilk yarıda yakaladı. Burak, Olcan, atmaktan çok, kaçırmanın zor olduğu gol pozisyonlarını öyle kolay harcadılar ki, bunun adı beceriksizlikti. Burak'ın, kaleci Cenk ile karşı karşıya kaldığı bir kaç pozisyonlar var ki, buna Beşiktaşlılar bile şaştı kaldı desem yeri var! Burak'ın ve Olcan'ın bu kadar bonkör davranması, Trabzon'a pahalıya mal oluyor dediğimiz bir anda, yine sahneye Burak sonra da Colman çıktı ve gitti gibi görülen maçı söküp aldı. Trabzonspor, 90 dakika boyunca galibiyeti daha çok isteyen ve uzanan takımdı. Üstelik de futbol adına ne gerekiyorsa yaptı golün dışında... Pres yaptı, çabuk oynadı, rakip kale önünde fazla adamla görüldü. En önemlisi, son haftaların kötü ikilisi Giray ile Mustafa büyük bir uyum içindeydi. Ancak Almeida'nın kafa golünde yine de bu ikilinin hataları vardı. Sezon başından beri hiç bu kadar isteksiz, gayesiz, gelişigüzel bir Beşiktaş seyretmedim desem yanlış söylemiş olmam. Fernandes, sahada oynamak yerine her zaman ki gibi ikinci işi, kabadayılığı tercih etti! Ama Beşiktaş'ta, bir Sidnei vardı, tam evlere şenlik! Bence futbol takımı yerine Beşiktaş'ın güreş takımında oynasa daha iyi olur! Brezilyalı oyuncu, Beşiktaş'tan çok Trabzonspor'a faydalı oldu! Bu arada Ersan'ın da, Sidnei'den aşağı kalır tarafı yoktu. Carvalhal, bu oyuncuyu neden olmayan ayağının mevkiinde oynatır anlamak zor. Quaresma ve Almeida'yı, atılan golün dışında sahada görmedik desek yeridir. KAÇIRDI AMA ATEŞLEDİ Burak, bu maçta atamadıklarını atsa, değil Tanju, belki de Türkiye'de, kırılmayan bir rekorun öncüsü olurdu. Ama her şeye rağmen yine de en kritik bir anda sahneye çıktı ve Trabzonspor'u ateşleyen golü atarak takımına hayat verdi.