Şayet Cenk Yaltırak’ın dedikleri doğruysa...

Sesli Dinle
A -
A +

Maraş merkezli depremlerle ciddi sarsıldık. Fiziksel yaraları sarsak da ruhani yaralar kolay kolay geçmeyecek. 

 

Depremle ilgili olarak da uzmanları dinliyoruz. Tabii her konuda olduğu gibi bu konuda da fikir farklılıkları var. Birinin dediğini diğeri tutmuyor. Pazarcık ve Elbistan depremleri olduktan sonra deprem uzmanları görüşler vermeye başladı. 

 

Bunların içinde bence en ilginç ve okunmaya değeri T24’te Cansu Çamlıbel’in Prof. Dr. Cenk Yaltırak’la yaptığı söyleşiydi. 14 Şubat’taki söyleşinin her kelimesi okunmaya ve tartışılmaya değer. Ben bazılarını alıntılayacağım: 

 

“Celal Şengör, Marmara fayını İhsan Ketin keşfetti diyor. Bu tam doğru değil. 1944'te Egeran ve Lahn ‘Şimali Anadolu Deprem Havalisi ve hattı’ diye haritalamış ve bu fay sistemi Marmara'dan geçiyor. Ketin 1948'de Kuzey Anadolu'da olan depremlerle ilgili makalesinde bu hattın yanal atımlı olduğunu söylüyor. Ama batıya deprem göçünü Egeran ve Lahn önce söylemiş. Ketin bu hattın Marmara'ya gittiğine inanmıyor. Oysa 1943'te Nuriye Pınar doktora tezinde Marmara üç kolunu da haritasına koymuş.

 

Şengör'ün ilk KAF yayınlarında bu yayınlardan söz edilmiyor. Bunların bulunduğu yayınları tesadüfen odamda eski hocaların arşivinde buldum. Ketin Kuzey Anadolu Deprem Fayı kelimesini 1957'de İTÜ dergisinde üç sayfalık bir makalede kullanıyor. O da ortada yok ama aynı kutudan çıktı. Orada KAF, Marmara değil Edremit'e gidiyor. Aslında birçok şey daha önce konuşulmuş duymadığımız ve referans verilmediğinden bilmiyoruz.”

 

Aslında Yaltırak Marmara Fayı çok önceden biliniyormuş. Celal Şengör, “İhsan Ketin keşfetti” diyor ama bu doğru değilmiş. 

 

Devam edelim Cenk Hoca'nın dediklerine:

 

“1997'de Kanada'dan Profesör Ali Aksu Marmara verilerini toplamaya başlamış aslında, 3390 km veri var Marmara'da depremden önce Aksu'nun elinde. 1999 depremi sonrası bir mektup yazdım ve topladığı verilerden bir fay haritası yapmak istediğimi söyledim. Ali Aksu da benim makalelerimi biliyor o vakit. Beni doçent sanıyor. Araştırma görevlisi olduğumu duyunca çok şaşırdı ve Kanada'ya çağırdı beni. Ben 2001 Ekim'inde eşimle birlikte Kanada'ya gittim. Memorial Üniversitesi'nin sismik laboratuvarında 3390 kilometre veriyi Ali Aksu bana verdi. Ben de onları haritaladım. 

 

Bu arada TÜBİTAK'ın Bilim ve Teknik dergisinde 2000 yılında bizim çalışmalarımıza paralel bir makale TPAO çalışanları tarafından yayınlanıyor. Marmara Fayının Le Pichon ve Şengör'ün dediği gibi bir fay olmadığını, her şeyinin farklı olduğunu anlatan bir makale. Bu makale de yine gözden uzak tutuluyor. Ne medya dikkate alıyor ne kamu.

 

Bu arada Le Suroit gemisi geliyor yeni veri toplanıyor ve bu ekip yepyeni bir fay haritası koyuyor ortaya. Bu, Cumhuriyet gazetesinde de manşetten tam sayfa yayınlanıyor. Bu röportajda buldukları için ‘Marmara Denizi'nin ilk fay haritasını hazırladık’ diyerek garip bir şey söylüyorlar. Oysa 1920'den 2000'e kadar bir sürü fay haritası var ama hiçbir şey yok gibi davranılıyor. Fakat daha sonra Orhan Bursalı'nın Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı bu fay haritası birdenbire ortadan kayboluyor. Çünkü aslında bu harita da ‘tek fay yok’ diyor.”

 

Celal Şengör’ün başını çektiği akademisyenler grubu önceki yazıp çizdiklerini yok sayıyorlar. Daha önceki fayları yok sayıyorlar. Böylece devlet kurumlarını da yanlış yönlendiriyorlar! 

 

Şimdi gelelim bomba kısma. Cenk Yaltırak’ın anlattıklarının bam teli burası: 

 

“Celal Şengör'ün odasına gidiyorum. Kendisi haritaya bakarken hop oturuyor hop kalkıyor. ‘Ben Xavier'e söylemiştim tek fayın olamayacağını. Aferin Cenk, bu işi sen çözdün. Biz bunu dünyanın en iyi dergilerinde yayınlayacağız’ diyor. Ama ‘sen yaz’ demiyor. Makaleyi Caner yazsın, sen ikinci isim ol, Xavier Le Pichon üçüncü isim olsun, ben dördüncü isim olayım... Aradan dört yıl geçiyor dört yıl boyunca Caner İmren bu harita yayınlanmasın diye uğraşıyor. Şengör de Le Pichon'un haritayı görmesinden sonra bu olayı zorlamıyor. Çünkü Le Pichon yazdıkları onca makaleden sonra pozisyon değiştirmek istemiyor. Fransız bir Katolik o. Asla ve asla fikrini değiştirmez. Hele bir Türk'ün onu yanlışlamasını kesinlikle kabul edemez.”

 

Celal Şengör ve Le Pichon yıllarca yazdıkları tek faydan geri adım atmıyorlar. Cenk Hoca'nın yazdıklarına 'çökmek' istiyorlar. Le Pichon bunca yıl sonra yazdıklarından geri adım atmıyor. Hâlbuki bilim yanlışlama üzerine değil mi? Isaac Newton’un yanıldığını Einstein ispatlamadı mı? Belki ileriki bir yılda Einstein’ın yanıldığı ispatlanacak. Olamaz mı?..

 

Bilim insanlarının birbirleri hakkındaki açıklamalara değil, deprem ve faylar hakkındaki açıklamalarına ihtiyaç var. Gerçekten tek fay mı var? Yoksa birden fazla iç içe geçmiş faylar mı? İstanbul depreminin eli kulağında mı? Başka nerelerde deprem olabilir? Bunları açıklasınlar ki, bilelim. 

     ***
NOT: Cansu Çamlıbel’in Cenk Yaltırak’la söyleşisinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.
Prof. Dr. Cenk Yaltırak: Türkiye'nin deprem haritaları da senaryoları da yanlış
t24.com.tr
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.