Birçoğumuz bayram nedeniyle tatile çıkmışken veya en azından dinlenerek günlük çabalarından uzaklaşma imkânı elde etmişken, basketbol ligi duraksamadan sürüyor. Oyuncular, antrenörler, idari kadrolar diğer günlerden farksız yorucu bir tempoda mücadelelerine devam ediyor. Sahalarda kozlar paylaşılıyor, çok değerli puanlar kapılıyor veya kaybediliyor. Basketbolu tatil dahi yavaşlatamıyor. Haftanın merakla beklenen karşılaşması F.Bahçe-Darüşşafaka mücadelesiydi. Bir türlü tam olarak toparlanamamasının sonucunda Avrupa Kupaları'nda bir Hollanda takımından 20 sayılık fark yiyerek taraftarlarını üzen F.Bahçe (kendi sahalarındaki rövanşta daha fazlasını atacak güçte olduklarına inanıyoruz, yeter ki bu potansiyellerini sahaya yansıtacak bir tavır sergileyebilsinler) ligde müthiş bir ivme kazanabilecekleri iki maçın ikincisini de kaybederek Ülker'den sonra Darüşşafaka'ya da teslim oldu. Darüşşafaka maç boyunca oldukça üstündü; üçüncü periyodun sonu hariç F.Bahçe'nin arayı kapatma çabalarına başarıyla karşı koydular ve çok değerli iki puan daha aldılar. Darüşşafaka'nın sürpriz lider olduğunu ve kısa süre sonra koltuğunu kaybedileceğini düşünenler, yeşil-siyahlıların galibiyet serileri uzadıkça konuyu bir daha gözden geçirmek durumunda kalıyorlar. Ankara'da M.Kolejliler karşısına çıkan Ülker, maçı kazandıysa da ikinci periyod haricinde zorlandıkları göz ardı edilmemeli. Skor tabelasında da sadece bu periyodun skoru farklı olarak Ülker lehine işlendi. Diğer üç periyodu Ankara ekibi önde bitirdi; özellikle de maçın sonuna doğru Ülker'i iyice yıprattılar. Kerem hariç pota altında istediği performansı yakalayamayan turuncu-yeşilliler galibiyeti bu sezon birçok maçta çok kısıtlı dakika verdikleri Ufuk'la yakaladılar. Troy Pilsner'i yenmek için önce Mrsiç'i durdurmak gerekiyor. Böyle olunca İzmir ekibi hem önemli bir skor potansiyelini kaybediyor, hem de hücum organizasyonu açısından sıkıntılar yaşıyor. Efes de bunu iyi yapınca Hüseyin ve Ömer'le üstünlük sağladığı maçta İzmir ekibini teslim aldı. Umut Tınay kendi ekibinin en skoreri olurken maçın sonuna doğru oyun disiplininden uzaklaşan Troy mücadeleden iyice düştü. İki Ankara takımının karşılaşmasında müthiş zorlu bir mücadele yaşandı. Sonunda kıl payı ile galip çıkan taraf Türk Telekom olduysa da, iki Amerikalı oyuncusuyla rakibine kök söktüren Büyük Kolej takımı da en az onlar kadar galibiyeti hak etti. Telekom'da Cüneyt Erden başarılı çizgisini sürdürürken, Hüseyin Demiral'ın da 27 dakika süre alması ileriye yönelik olarak olumluydu. Bir diğer kritik mücadele Beşiktaş-G.Saray arasındaydı. Ligin en değerli oyuncusu Eley'i sakatlığı dolayısıyla oynatamayan Beşiktaş'a bir sürpriz de sarı-kırmızılıların yeni yabancısı Tolbert oldu. Orhun'un sakatlanıp çıkmasına ve bu nedenle çok az katkı yapmasına rağmen Tolbert'in etkili oyunu sarı-kırmızılıları galibiyete götürdü. G.Saraylı seyircilerin Ahmet Cömert Salonu'nun tribünlerindeki coşkusu da bir ayrı avantaj oldu. Maçtaki performansları iki sayılık sonucun yansıttığından çok daha iyi idi. Galibiyete hasret G.Saray aldığı iki puanın da ötesinde sevindi, çünkü ileride Orhun'un skorer kısa forvete çekilmesi durumunda Tolbert'in akıllı oyununun sarı-kırmızılıların genç ve mücadeleci kadrosuna çok şey katacağı görüldü. İzmir derbisinde Pınar K.Yaka, Egepen Altay'ı net bir skorla yenerken Şemsettin yanılmıyorsak kariyerinde ilk defa 40 sayı barajını geçti. Tüm okuyucularımızın bayramını kutlar, sağlık, mutluluk dilerim.