Mirsad'ın bu kadar sene sonra Türkiye'ye dönüşü basketbolumuz açısından önemliydi elbet. Ancak Ülker cephesinde bir başka geri dönen yıldızımız İbrahim'in ve pivot Haislip'in sakat olmaları ibrenin maç öncesinde Efes lehine dönmesini sağlamıştı. İki takımın birkaç gün önce Türkiye Kupası eleme grubu performansları da bu beklentiyi pekiştiriyordu. Ama sadece kağıt üzerinde... Ülker'in kazanma azmi ve etkili basketbolu bütün beklentileri alt üst ediverince dünkü Cumhurbaşkanlığı Kupası karşılaşması basketbol sporunda kağıt üzerinde favori olmanın yetmediğini, maçların sahada oynanarak kazanıldığını gösteren sayısız örnek arasında yerini aldı. Oyunun başında Mirsad ve Trepagnier ile skor üreten Ülker ilk periyodda durumu eşitledikten sonra oyuna ağırlığını koymaya başladı. Zaman zaman dört kısa ile, hatta Pasariç-Mirsad ikilisi pota altı adamı sayılamayacaklarından pivotsuz oynayarak Efes'in oyun düzenini bozdular. Ülker pota altı genç milli takım pivotumuz Oğuz'a kalmıştı. Bir süre sonra lige ağırlığını koyabilecek kapasitedeki bu oyuncumuz özellikle ikinci yarıda iyi oynayınca Kaya'nın ilk dakikalardaki etkinliğini saymazsak Efes pota altından avantaj sağlayamadı. Favori olmanın getirdiği rahatlığın da etkisiyle istediği oyunu oynayamayan Efes'in yapması gereken karmaşık değildi aslında; Ülker'in kısa beşine karşı penetre-pas oynayarak boş şutu veya daha iyisi pota altındaki boş adamı bulmaları gerekiyordu. Ve hepsinden önemlisi de savunma yapmaları gerekiyordu. Hücum organizasyonu açısından kendilerini geride bırakan Ülker'e karşı dengeyi sağlamak için hiç olmazsa savunmada üstün olmak gerekirken Efes savunmasının toparlanması geciktikçe gecikti ve Ülker maçı aldı götürdü. Neredeyse tamamen yeni bir kadroyla sahada yer alan Ülker karşısında takıma geri dönen Granger'i saymazsak (Popovic hariç) oturmuş bir kadrodan oluşan Efes'in sahada böylesine sıkıntı çekmesinin bir nedeni de iki takım arasındaki istek ve motivasyon farkıydı. Sezon başı olmasının da etkisiyle başlarda basketbol kalitesi fazla yüksek olmayan karşılaşma ilerleyen dakikalarda Efes'in bütün karşı hamlelerini savuşturan Ülker'in maça giderek daha fazla asılmasıyla renklendi. Son dakikalara gelindiğinde Efes'de Domercant'ın bireysel çabası takımının skor üretimini biraz canlandırdıysa da, atı alan Üsküdar'ı geçmiş, maçın galibi belli olmuştu çoktan. Ülker'in iki önemli eksiğine rağmen maçı fazla zorlanmadan kazanması tesadüf eseri veya şanslı olmalarından değildi. Sahada çok daha etkili bir basketbol oynadılar ve galibiyeti tümüyle hak ettiler.