İnsan hangi ortamdaysa ilgisi de oraya oluyor. 3-4 gün öncesine kadar CSKA Sofya-G.Saray maçı için Bulgaristan'daydım. Meridyen Gazetesi muhabiri Dinçer Feyyaz isimli Türk kardeşim Bulgaristan'da müthiş bir derbi maçından bahsetmişti. Geçtiğimiz cuma günü oynanan maç öncesi oradaki atmosferi öyle bir anlatmıştı ki, o maçın heyecanına ben de kendimi kaptırmıştım. Artık varsa yoksa Lokomotif Plovdiv-Botev Poldiv maçıydı benim için... G.Saray'ın CSKA'yı 3-0 yenmesi bile umurumda değildi. Çünkü günlerden perşembeydi... Ve ben halen Bulgaristan'daydım... Ve maç da cumaydı... Yani 1 gün sonraki Plovdiv derbisinin heyecanı iliklerime işlemişti. Ne olacaktı acaba? Her seferinde kan gövdeyi götürüyor, palaskalar çıkıp, kılıçlar kuşanıyorlarmış. Küfürün, tekmenin, tokadın bini bir paraymış... G.Saray-Fener derbisi gibi birşeymiş... Miş miş de miş miş... Ve ben cuma günü İstanbul'a geleceğim için o gece oynanacak olan maçı izleyemeyecektim. Ama en azından döner dönmez ilk işim o maçın sonucu öğrenmek olacaktı. Dedik ya, G.Saray-Fener derbisi gibi birşeymiş... Miş miş de miş miş... Ve sonra ben İstanbul'a döndüm... Ne Plovdiv derbisiiii, ne de Bulgaristan... Unutup gitmişim... Şimdi Salı Pazarı'na yazarken aklıma düştü. Yani tam 3 gün sonra... Aga, merak da etmiyor değilim şimdi... Kaç kaç bitti acaba şu Lokomotif-Botev maçı? Şimdi gelin size bir canlı yayın yapayım... Şu köşeyi yazarken bir taraftan da Dinçer Feyyaz'ı arayıp derbi maçı ne oldu diye sorayım mı? Sorayım. 0359.... diye çeviriyorum telefonu... Bakalım bizim derbi n'olmuş? "Alooo... Dinçer? Yavrucum n'aber, n'oldu ya bizim Plovdiv derbisi?" "Oooo... Kollega sen var vefasız... Çok erken soruyor maç..." Hay başlıcam şimdi kollegasına... "Haklısın Dinçer ya... İş güç işte n'apıcan... Kaç kaç abi maç?" "Maç var çok kavgalı geçsin... Bıçaklar, kılıçlar çekilsin... İsterim ben kaçayım kaçamam..." Anlaşıldı Dinçer kafamızı ütüleyecek gibi gözüküyor... Ben en iyisi telefon kesildi numarasına yatıp hattan düşeyim... Maçın sonucunu da şimdi size internetten aktarıyorum... Evet, girdim Bulgar sitelerine bakıyorum... Ve evet; Plovdiv derbisinde Lokomotif, Botev'i 3-2 yenmiş... Bizim Nesim sakat olduğu için Lokomotif formasını giyememiş... Ama Kamburov süpermiş... Şimdi Nesim'i soracaksınız di mi? Nesim hani şu bir zamanlar G.Saray'dan Fener'e kaçan sonra beyaz kafa, koca göbekli Ökkeş'in gidip Kadıköy'den geri getirdiği çocuk... Trabzon, İstanbul ve Malatya formalarını da giydikten sonra küstürülmüş, Türkiye Ligi'ne veda etmiş, eski memleketi Bulgaristan için yollara koyulmuş... Sonra da ver elini Bulgaristan Milli Takımı... Kamburov mu? O da trajikomik bir durum!.. G.Saray, kombine kartlar satılsın diye Overmars'ı, Cambassio'yu, Solari'yi, Sony Anderson'u alacağız diye taraftarı uyuttu ya... Sonra da transferin bitmesine sadece 1 saat 45 dakika kala Rumen Bratu'yla Petre'yi getirdi. İşte bunlardan 1-2 gün önce de Lokomotif Plovdiv'li 22 yaşındaki golcü Kamburov'a yöneldi kurtarıcı diye... İşte o Plovdiv derbisinde bu Kamburov da oynadı... Hey gidi G.Saray yönetimi... Koca taraftarı uyuttuk sanıyorsun. Hayır, açın bakın internet sitelerine... G.Saraylı taraftarlar avaz avaz bağırdı; "Bu yönetim süper transferler yapmayacak. Terim'i kandırıyorlar..." Vay canına taraftarın uyumadığı yerde Fatih hoca uyudu mu dersiniz? Evet, galiba resmen öyle oldu... Koskoca imparator transferin bitmesine birkaç dakika kalaya kadar gecesini gündüzüne kattı ama yönetime karşı kaybetti! Özhan Canaydın, para harcamayarak ve işi son dakika Rumenler'iyle geçiştirip büyük bir zaferin (!) altına imzasını koydu. Ama Terim ona rağmen kazanıyor... G.Saray ve Terim, şimdilik öyle ya da böyle kazanıyor. En son da G.Birliği'ni vurdular. Ama Şampiyonlar Ligi'nde bu takım elek olabilir. Ve Canaydın işte o zaman kazanmadığını anlayacak ama iş işten çoktan geçmiş olacak. BU FENER SÖNMEZ Ben Daumlu Fener'e hasta oldum... Demiştim yine diyorum; Aziz Yıldırım hayatının en zor anında en iyi kararı vererek Daum'u getirdi, ipten döndü... Bu Fener şampiyon olur diye hâlâ iddia ediyorum. D.Bakır'da Arap atları gibi koştular. Nefes almamacasına. Ve üstelik bu Fener, tam da hazır değil... 6. haftadaki G.Saray derbisinde çok daha mükemmel bir Fener seyredeceğiz, bunu hep birlikte göreceğiz. Beşiktaş da gümbür gümbür... İstedikleri zaman maçı koparıp, istemediklerinde yiyorlar. Ama işi biliyorlar. Trabzon'daki derbi ise minik bir heyecandı... Tarihin ilk derbisi 'yumurta ikizleri'ni andırdı. Yumurtalardan kırılan çaylaklar oldu. Tabii Trabzon'un galibiyeti biraz da hakem yardımıyla gerçekleşti. Hani derler ya can çıkar huy çıkmaz diye... Mutlu Çelik ve onun örneklerinde gördük ki, 'astığım astık' politikasını güderek Türk futboluna zarar vermeye devam ediyorlar. Neyse ligimizde Adnan Sezgin, Hikmet Tanrıverdi gibi başkanlar ve Aykut Kocaman, Ziya Doğan gibi hocalar var ve tepede İstanbulspor, ışıl ışıl parlayan Malatyalar...