Görünen o ki, zirve 'şimdilik' kaydıyla F.Bahçe'yle G.Saray'a kaldı. Çok değil, birkaç hafta sonra ise F.Bahçe zirvenin tek hakimi olacak. Çünkü en yakın takipçisi G.Saray'ın onunla yarışacak gücü ve kapasitesi yok. Cimbom için acı ama gerçek; Fener'e rakip olamaz... Bir A.Gücü karşısındaki G.Saray'a bakın, bir de Diyarbakır'ın tozunu atan F.Bahçe'ye... Bir tarafta yarış atları gibi koşan F.Bahçe, diğer tarafta kablumbağaları bile güldüren G.Saray... Bir tarafta azgın boğalar gibi saldıran, hırpalayan, öldüren F.Bahçe; diğer tarafta korkak, pısırık ve kendine güveni olmayan G.Saray... Ankara'da hüsrana uğradım... Peki, niçin? Volkan'ın açıklamasından... Bakın ne dedi Volkan; "Yorgunuz..." Vay vay vayyy... Duyduk duymadık demeyin peynir ekmek yemeyin... G.Saray yorgunmuş... Hangi G.Saray? Haftada sadece tek maça çıkan G.Saray... G.Saray, Volkan'ın yorumuna göre A.Gücü karşısında ikinci yarıda yorgunluktan dolayı çekilmiş... Çocuk yalan mı söyledi? Hayır... Bir gerçeğe parmak bastı... Bir tek bunu itiraf eden de o değildi zaten... Hocaları Hagi de başkan yardımcısı Turgay Kıran da aynı ifadeyi kullandı; "Çocuklar ikinci yarıda yorulunca mecburen geri çekilmek zorunda kaldı." Peki ama neden, hangi hakla, niçin? Taraftar haftada bir maça çıkıp da yorulan G.Saray istemiyor. İstemediği için de koskoca takım iki-üç bin kişiye oynuyor... Şimdi gelin de yedi günde bir tane maçı zor tamamlayabilen G.Saray'la hem Avrupa'da hem de kendi liginde oynayan F.Bahçe'yi aynı kefeye koyun. Şimdi gelin de ikisi arasındaki farkı görmeyin. Yemin ederim ki, G.Saraylı Conceiçao, Ergün ya da Volkan, bir Aurelio, bir Tuncay, bir Ümit Özat kadar koşsa iki ay poposunun üzerine oturamaz. Parçalarını hastanede bir araya getirmek zorunda kalırsınız. Önemli olan istikrardır. F.Bahçe her maçında istikrarlı şekilde koşuyor. G.Saray her maçında istikrarlı şekilde koşmuyor. Ne yazık ki, G.Saray'ın yeni Fatih Terim'i olabileceğini düşündüğüm Hagi'ye karşı da güvenimi kaybetmiş durumdayım... Evet, Hagi bir Terim oldu ama hangi Terim? G.Saray'ı dört yıl üst üste şampiyon yaparken, UEFA Kupası'nı kazandırırken yönetimin de futbolcuların da medyanın da rakiplerinin de canına okuyan Terim değil, ikinci döneminde yönetimin de futbolcusunun da medyanın da rakiplerinin de hizasında giden Terim oldu. Kaşınan yere ulaşamamak kadar gıcık edici bir şey olamaz. İşte Hagi şimdi bunun perişanlığını yaşıyor. Hagi, kaşıntının nerede olduğunu geç de olsa buldu, neler yapılması gerektiğini de artık biliyor ama elini oraya uzatamıyor. Çünkü cızzz... Buna ne başkanı izin veriyor ne de "eski dostlarım' dediği Hakan Şükür'ü, Bülent'i, Ergün'ü, Hasan Şaş'ı... Hagi çaresiz, G.Saray aciz... Lige genel bir "göz kırparsak", aslında hem tadı hem tuzu olan çok az... F.Bahçe'nin dışında 'futbol resitali' sunan yok denecek kadar az, hatta hiç yok gibi... Trabzon, Konya'da hem iki puanı hem de hocası Ziya Doğan'ı kaybetti... Büyük bir sürpriz olmazsa aralık ayındaki kongrede de başkanını kaybedecek... Bunun öbür anlamı ne biliyor musunuz? Trabzon şampiyonluğa şimdiden mendil salladı... Bu saatten sonra şansı sıfırın altında... Haa, bir de 'saman alevi' gibi parlayan yıldızlarımız var. Şimdilerin modası Denizli, Malatya, Çaykur Rize... Ama nereye kadar, nasıl? Figüran olmayı diğerlerine göre biraz daha fazla becerdikten sonra seneye belki de kümeye... Aslında gerçek ne biliyor musunuz? G.Saray yok... Milli Takım yok... G.Saray yok... Süper Lig yok... G.Saray yok... G.Saray da yok...