Çok garip insanlarız... Bir antrenör ya da bir futbolcu veya çevrenizdeki herhangi bir insan size selam vermiyor, ya da diğerlerine göre daha az ilgi gösteriyorsa hiç şansı yok demektir. O insan sizin kesin hedefinizdir. Yüzüne gülüyor olsanız bile, "Bir gün ocağıma düşer" diye yana yakıla beklersiniz. Ayağının ilk kaydığı gün de ilk tekmeyi vuranlardan olursunuz. Sözüm ona intikam alıyorsunuzdur. Aslında basit bir oyundur bu, sonrasında pahalıya patlayan... Hiç unutmuyorum, bir uçak seyahatinde Hakan Şükür'le otururken televizyonlarda boy gösterip duran önemli bir spor yazarını gösterdi ve ekledi; "Şu gördüğün adam var ya ona bir gün dalgınken selam veremedim diye aleyhimde atıp tutuyor." Takip ettim gerçekten de durum aynen öyle... Sonra sık sık duyar olduk bu gibi sözleri, gerek topçulardan gerek popçulardan gerekse hocalardan... Bunun en bariz örneğini günümüzde Fatih Terim yaşıyor... Christoph Daum yaşıyor, Aziz Yıldırım yaşıyor, Özhan Canaydın yaşıyor... Yaşıyor oğlu yaşıyor... Bir selam vermedi diye Fatih Terim için fırsat kollayanların sayısı Türkiye'deki orta direk sayısından fazla... Daum bu yüzden bir gün dahi bir gün deli... Lucescu mu? Adamcağız gıkını çıkaramıyor... Veee sonrası daha da acı... Bir gün bir bakıyorsunuz Terim, o adama selam vermiş, bir tebessüm etmiş, anaa o ne? Terim dünyanın en büyük hocası, en büyük ustası, başköşenin kartpostalı... Uzaktan bir mimik yapmışsa Hakan Şükür en 'kral', Daum dahi, Luci kallavi... Millet kolayını bulmuş!.. "Sadece ölüler ve aptallar fikir değiştirmez..." İşte sonra da bunun adını böyle koyuyorlar... Günlerce, aylarca, yıllarca bir selam yüzünden ya da basit bir konu yüzünden cephe al, aynı konuyu savun, o konuyla bütünleş, işine gelmeyen o adamı vur, kır, parçala sonra da bir tebessümde fikir değiştir, şekil değiştir... "Sadece ölüler ve aptallar fikir değiştirmez..." Büyük düşün, küçük öde... Pahalıya patlamasın... Ama ülkede maalesef bu adamlar puan topluyor hâlâ... Bunları neden mi yazdım? Kafama takılan bazı şeyler var. Bazı sorular, bazı konular... Mesela adamın biri daha önce 'Şehir kırosu' dediği Fatih Terim'in şu sıralarda avukatlığını üstlendi, neden? Mesela adamın biri Terim'in ismini telafuz ederken o yanında olmasa bile saygıdan ayağa kalkardı, şimdi Fatih hoca dendiği zaman neden kulağını kaşıyarak, dudak büküp etrafa 'pis' gülücükler atıyor? Mesela adamın biri müthiş bir Aziz Yıldırım düşmanıyken, F.Bahçe'nin futbolcu bakma komitesine alınır alınmaz 'Aziz' kesildi, neden? Medyanın durumu 'iç'ler ve 'hiç'ler acısı... Meselaların sonu yok... Mesela adamın birinin cebine para koyuluyor olabilir, mesela adamın birinin önü kesilip dayak atılıyor, ayağına kurşun sıkılıyor olabilir, mesela adamın biri tek bir tebessüme muhtaçtır bu konudaki ihtiyacı giderilmiş olabilir. Aslında esas konu ne biliyor musunuz? Mesela derbi maçı ne olacak? Mesela G.Saray, Fener'e yenilirse Terim için, 'İmparator mu iskeletor mu' tartışmaları mı yapılacak? Mesela G.Saray, Fener'i şu kötü günde yenerse, Daum'un iki cebinde gezdirdiği 'dahilik-delilik' yine yer mi değiştirecek? Mesela Beşiktaş, bu hafta yine puan kaybederse Lucescu'nun profesörlük unvanı zayi mi olacak? Ya biliyor musunuz? Hakemler bu sene Fener'i şampiyon yapmak için kolları sıvadı... Haluk Ulusoy, Şenol Güneş'i gönderiyor yerine Fatih Terim'i getiriyor... Lucescu, 2-3 hafta içinde Beşiktaş'tan ayrılıp İnter'in başına geçiyor... Ve son bomba Aziz Yıldırım kongrede aday değil... Eh ne desem bilmem ki, mesela yani...