Dünyada ülke gündemini meşgûl eden ve birçok olayın yoğun bir biçimde yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Genellikle TV kanallarının haber kanalları aracılığıyla -ülkemizde 'her olup bitenden' üslûbuyla haberdar, tarafsız ve abartısız habercilik anlayışından ziyade- çoğunlukla insanın içini karartan, seyircilerin psikolojisini ve yaşama sevincini sürekli olumsuz yönde etkileyen haberler ve görüntülerle birlikte yiyor, içiyor, çalışıyor, sohbet ediyor ve yatıyor kalkıyoruz. Bakın, neleri yaşadıklarımızı ve neleri izlediklerimizi, şöyle bir film şeridi gibi hatırlamaya ve sıralamaya çalışalım: * Birçok ölüme, yaralıya ve zarara yol açan yaşadığımız sel felâketleri... * Geçen bayramın trafik kazalarındaki bilançosu; 104 ölüm ve yüzlerce yaralı... * Bombalı saldırılar... * Aşiret cinayetleri... * Bol miktarda cinnet, cinayet ve şiddet haberleri... * Hücre evlerine yapılan baskınlar... * Tüp patlamaları ve sobadan zehirlenme sonucu hayatını kaybedenler... * Adliye koridorlarında yumruk yumruğa birbirine girişenler... * Terör sonucu şehit olan ve sakat kalan asker annelerinin feryatları... * Domuz gribinin 500 vakayla artık ülkemize de girmiş olması... * Yakalanan böbrek mafyası... * Gündemde uzun bir süreden beri yer alan "Münevver Karabulut cinayeti"... * IMF Başkanına ayakkabı fırlatan gazeteci... * Yaşadığımız ancak hepsini buraya sığdıramayacağımız binlerce olay... * Ve daha henüz duyamadığımız, göremediğimiz ve yaşamadıklarımız?!... Biricik ülkemiz, vatanımız ve milletimiz için inşallah hayırlı haberler izlemek, nasip olur hepimize!.. Bir önemli temennimiz de, bazı TV habercilerinin "Felaket Tellâllığı"ndan, abartıdan ve kışkırtıcı görüntü ve sunum tarzlarından vazgeçmeleridir!... Çünkü bu tür habercilikten dolayı, artık ne sinirler kaldırıyor, ne de son derece olumsuz etkilenen ailelerin yorgun bilinçleri!... Çok daha huzurlu günlere doğru!... Esen kalınız efendim!...