Çok zekâ başa bela

Sorun ne biliyor musunuz?
Çok zeki olmamız...
Ortalama bir İngiliz'den de,
Japon'dan da zekiyiz.
Keşke daha az zeki olsak.
Zekamızın bizi her tehlikeden koruyacağını düşünmesek.
Uçakta acil çıkışa oturunca..
Hostes anlatır biz güleriz.
Akıllıyız ya...
Bize ne olacak?
Milyonda bir ihtimal gelip bizi mi bulacak?
Dünyada emniyet kemeri alarm susturucusu bir tek Türkiye'de var...
Hadi itiraf edin.
Bazılarımız kemer takanlara aptal gözüyle bakmıyor muyuz?
Arabayı muayeneye götürürken...
Eksiklerini eş dosttan toplamıyor muyuz?
Yangın tatbikatları eğlence..
Yangın merdivenlerinin kapısı kilitli.
Motosikletlinin kaskı yok.
Servis yolları dolu.
Evlerin doğalgaz havalandırması yok.
Yangın tüpleri boş.
Kamera olmasa kırmızıda bile durmayız.
Avrupa'yı gezenler bilir.
Trafik tıkansa da kimse servis yoluna girmez.
Bizim gibi akıllı değil Avrupalı.
"Belki cankurtaran geçer" diye düşünür...
Kafasını kullanamaz.
Onlar "İnsanı tümden bilgisiz" sayarak önlem alır...
Biz önlem almaz, "Sırıtarak" zekâmıza güveniriz.
Maalesef Soma'da da zekâmızın kurbanı olduk.
Muhtemelen ucuza kaçtık.
Kesin sonuç ortaya çıkınca göreceğiz.
Ama...
Emin olun bir sürü ihmal vardır.
Çünkü tedbir almak bize göre gereksiz masraf.
Hele güvenlik.
"Bela bizi mi bulacak?" deriz.
Zaten her şey denetim için.
Müfettiş ikna olsun.
Gerisini boş ver...
Çektiğimiz hep zekâmızdan.
Güvenli bölgeyi düşünmeyiz.
"Yaşam odası" nasıl ayrıntı olabilir?
Eskisi kapatılırken, yenisi yapılmadan nasıl faaliyet sürer?
İnsaf...
Maskenin en iyisi değil, "İdare edeni" bizim için yeterlidir.
Çalışma saati biraz sarksa da.
"Asansör gereksiz masraf" der bizimki.
Yürüyüp gelsinler.
Peki ya kaza olursa?
O zaman tümden bitmişiz...
Sahi...
Tümden bittik mi?