Özal'ın Adli Tıp Raporu...

A -
A +

Raporun içeriği konusunda müspet ya da menfi fikir beyan edecek değilim. Uzmanlık icap eden konularda ahkam kesmek benim için doğru değildir. Başta Ahmet Özal olmak üzere gündeme gelme derdine düşmüş ve farklı beklentileri olan bazı eski bakan, milletvekili ve bazı yazar-çizerler, bilgisi kendinden menkul TV yorumcuları, Adli Tıp Kurumuna konjonktür nedeniyle baskı yapılacak dedikoduları yapıyorlar. Bunu doğru bulmuyorum. Aile ve Ahmet Özal benim için ayrıca birçok yazı konusudur. 1983-1991 yılları arasında İzmir'de kendisiyle çalışma bahtiyarlığına eriştiğim,Türkiye'ye çağ atlatan, pek çok tabuyu yıkan, rejimin odağında Hakkın ve halkın sesi olan. "Ben pek çok şeyi değiştirdim, değiştiremediklerimin de vidalarını gevşettim. Kimse bir daha eskiye dönemez. Ülkemizi ve insanımızı geriye götüremez. 21'inci Asır Türk asrı olacaktır. Düşünce ve ifade Hürriyetine kavuşmak için 141 ve 142'nci maddeleri, Din ve Vicdan Hürriyetini sağlamak için 163'üncü maddeyi kaldırdım. Ülkemizin ve herkesin kazanması için Teşebbüs Hürriyetinin önündeki duvarları yıktım. Önümüzde 500 senede bir gelen HACET kapısı duruyor. Bu kapıyı açmamız lazım" diyen Özal'ın o kapıya ulaşmak için ömrü vefa etmedi. 1993 yılı 17 Nisan günü öldü. Özal'ın ölümüyle ilgili o günden bu yana pek çok şey yazıldı çizildi ve konuşuldu. Hiçbir şey Özal'ın ölüm sebebi konusunda maşerî vicdanı tatmin etmedi. Kimse hiçbir gerekçeye inanmadı. Aile, mezarın açılmasına önceleri rıza göstermedi. Ancak Savcılık emriyle mezar açıldı. Parçalar alındı ve Adli Tıp inceledi. 400 sayfaya yakın teknik bir rapor hazırlayarak tekrar Savcılığa teslim etti. Adli Tıp Raporu kısaca; Özal'ın vücudunda ZEHİR var, ZEHİRLENME yok, diyor. 11 uzmanın imzaladığı bir rapor bu. Ancak rapor yine herkesi tatmin etmedi. Karışıklık devam edecek gibi. Bugüne kadar bu konuda hiç konuşmayan Semra Özal'ı, Ahmet Özal'ı ve bazı makam mevki düşkünü o zamanın milletvekili ve bakanlarını kandırarak, İstanbul dukalığı ve bazı medya mensuplarıyla beraber Özal'ın ANAP'ını elinden alan Mesut Yılmaz da nihayet konuştu. Eceliyle ölmüştür, dedi. Bugüne kadar merhum Özal'ın Ambulansa konması ve Hacettepe'ye mi GATA'ya mı gitsin, süreci tartışıldı. Yok ambulans eskiymiş, falan dendi... Oysa Özal, akşam Çankaya'da kanepede mi yattı. Yatakta mı yattı. Saat kaçta yattı. Saat kaçta kalktı. Yatmadan önce ne yedi ne içti?.. Araştırılması lazım. Bir gece geçiyor bir yığın soru var aydınlanacak. Ölen kişi bir Cumhurbaşkanı. Allah rahmet eylesin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.