ABD'nin İngiliz siyaseti

A -
A +

Bir kere Irak'ın demografik yapısı, yarıdan fazlasıyla Şii'dir. Böyle bir ülkede demokrasi demek ikinci bir İran demek olur ki, ABD buna fırsat ve imkan verir mi? O zaman ne yapması lazım gelir? Tabii ki demokrasicilik oynayacak! İngiliz siyasetini biliyorsunuz; işgal ettiği ülke halklarını iliklerine kadar sömürür. O ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini, o ülke halkına zırnık koklatmadan kendi ülkesine aktarır. Bu denli bir sömürü sistemi, tabiatıyla zorbalıkla işletilebilir. Milliyetçilik hareketleri ayyuka çıktığında; bununla baş edemeyeceğini anladığında da; ya, kendine sadık idarecileri iş başına getirip orayı terk eder, ya da; bunu yapamadığı taktirde orası için bir çıban başı, problemli bir mesele başlarına salarak oradan ayrılır! Artık o ülke, yeni ve uşak idarecileri vasıtasıyla İngiltere'ye uydu olmaya ve sömürülmeye devam eder. Veya, ol ülke, başına musallat edilen problemle senelerce uğraşıp durur. Bu durumun tipik örneği Hindistan'dır. İngilizler ayrıldıktan sonra koca İslam ülkesi önce ikiye ve daha sonra da üç parçaya bölündü. Bu bölünme bile yetmedi; Hindistan'la, Pakistan arasında; kuruldukları günden beri süregelen ve bir türlü halledilemeyen Keşmir konusu her iki ülkenin başının belasıdır. Bu yüzden kaç kez savaşın eşiğine geldiler! ABD, İngilizleri örnek alıyor Şimdi görünen o ki; ABD de, kendisine sadık bir müttefik olan İngilizleri, örnek almış durumda!.. Aynen İngiliz siyasetini takip ediyor! Bunun son örneğini Irak'ta görmekteyiz. Dikkat ederseniz: ABD, Irak'ta vermiş olduğu hiçbir sözünde durmadı. Önceleri dünya kamuoyuna, Irak'ta demokrasi vadetti. Bunun gerçekleşmeyeceğini bölgeyi ve bölge insanını tanıyanlar söylüyorlardı, ancak seslerini sadece kendileri işitebilecek kadar çıkarabiliyorlardı. Bir kere Irak'ın demografik yapısı, yarıdan fazlasıyla Şii'dir. Böyle bir ülkede demokrasi demek ikinci bir İran demek olur ki, ABD buna fırsat ve imkan verir mi? O zaman ne yapması lazım gelir? Tabii ki demokrasicilik oynayacak! Yine vaktiyle; Irak'ın yer altı ve yer üstü zenginlikleri Irak halkı tarafından kullanılacak dememiş miydi? Yaptığına bakın; petrol havzalarını askeri yasak bölge ilan edip etrafını tel örgüyle çevirdi. Değil Iraklı'nın kullanması, oraya girilmesine bile müsaade etmiyor! Paylaşılamayan bölge Bütün bunlarla yetinse iyi; işin bundan da vahimi var! Önceki günkü gazetemizin manşet haberinde okumuşsunuzdur "Kerkük barut fıçısı!" Bilindiği üzere; Kerkük, Irak'ın paylaşılamayan bir bölgesidir. Şii, Sünni Araplar'ın, Kürtler'in ve Türkmenler'in gözü oradadır. İşte böylesine netameli bir bölgeyi barut fıçısı haline getirmekle Irak'ta korkulan olmaktadır. Nasıl mı? Tam bir İngiliz siyaseti gereği; bölgeye Şii Araplarla, PKK'lı peşmergelerin akınına göz yumuyor. Artık, Kerkük'te en ufak bir kıvılcım, bütün Irak'ı iç savaş için tutuşturmaya kafidir! Böylece Irak'ta kan gövdeyi götürecek; ABD ve İngiltere'nin dünyanın gözleri önünde yapamadığı vahşeti, Irak halkını birbirine kırdırarak temin etmiş olacaktır. Dünyaya da dönüp; bakın bir şey yapmıyorum. Üstelik onları ayırmak için gayret sarfediyorum ama, elimden bir şey gelmiyor diyecektir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.