Mahalli seçimlerle ilgili yapılan bir anketin sonuçları açıklanınca, neredeyse kızılca kıyamet koptu! Öncelikle muhalefet partileri tarafından bu anket; bilinçli bir yönlendirmeyi amaçlayan "manipülasyon" olarak değerlendirildi. Halbuki, anketi yaptıran ve yayımlayan televizyon kanalı ile, anketi yapan ve bugüne kadar yapmış olduğu araştırmalarla ciddiyeti ile tanınan Tarhan Erdem'in iktidar partisine bilinen bir yakınlıkları yok. Her şeyden önce bu anket seçimlere bir ay kala yapılmıştır. Bu demektir ki, bu bir ay zarfında; köprülerin altından daha çok sular akacaktır. Ayrıca; bu tür araştırmalar ve anketler, yalnızca eğilimleri tahmini olarak yansıtır. Hiçbir zaman kesin olarak algılanamaz. Anketin yansıttığı eğilim; iktidardaki AK Parti'nin demokrasi tarihimizdeki bir rekoru kıracağı şeklinde! Böyle olunca; AK Parti'liler bu duruma bakıp yan gelip yatacaklar mıdır? Veya; ankete göre çok düşük oy oranları ile gösterilen diğer muhalefet partileri, bu durumu görüp havlu mu atacaklardır? Ne münasebet! En büyük parti bile olsanız! Toplum öylesine politize olmuş bir durumda ki; demokrasilerde asıl olması gereken temel öge; yani halkın kararına saygı kimsenin umurunda değil! Netice itibariyle bu, bir mahalli seçimdir. Genel seçimlerden çok farklı şartları ve değerlendirmeleri ihtiva etmektedir. Nitekim, bu seçimlerde mahalli adayın şahsiyeti çok büyük önem arz eder. Anadolu'da birçok yerde, adaylardaki şahsi konum, ait oldukları siyasi partinin bile önüne geçer. Dolayısıyla, mahalli seçimlerde insanlar, partilerden ziyade adaylara oy verirler. Çünkü; belediye başkanları ve belediye meclisi üyeleri, halkla iç içedir. Halk, sorunlarını yüzleşerek çözeceği mahalli idarecilerinde parti kimliğinden önce başka şeyler arar. Bunların başında dürüstlük ve liyakat gelir. Dürüst ve ehil olmayan bir adayı en güçlü partiden de aday gösterseniz halk ona itibar etmez. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde siyasi partilerin ve bunların lider kadrolarının rüzgârı elbette inkar edilemez. Buralarda bile adayın şahsiyeti çok önemlidir. En büyük parti bile olsanız; ehliyetsiz birisini veya millete güven vermeyen, yolsuzluğa bulaşmış birisini aday gösterin bakalım! Partinizin rüzgârı, bu denli olumsuz yelkenleri şişirmeye yetecek midir? Bundan dolayıdır ki, siyasi partiler, mahalli adaylarını belirlerken adeta kılı kırk yararlar! Rakip partilerin adaylarını beklerler. Nitekim, büyük partiler büyükşehir adaylarını hep son dakikada açıkladılar. Anketler, esas itibariyle seçimlere 3-5 gün kala yapıldığında bir değer ifade ederler. Seçimlerden bir ay önce yapılmış bir temayül yoklaması; ne iddia edildiği gibi AK Parti'yi sevindirmeli ve ne de diğer partileri üzmelidir. Hazmetmeyi öğrendiğimiz gün... Hem, neden manipülasyon olsun ki; muhal farz bu sonuçlar kesin veya kesine yakınlık ifade etmiş olsa bile; bu durum oy verecekleri etkiler mi? Seçmen, benim partim çok düşük oy alıyor; gidip aynı partiyi tercih ederek oyumu boşa atmıyayım mı diyecek? Olur mu öyle şey? En olumsuz şartlarda bile hazmedebilmeyi öğrendiğimiz gün demokrasinin de tadına varacağız. Yeter ki, halka saygıyı elden bırakmayalım!