AK Parti iktidarı bir senesini doldurdu. Gerçi Erdoğan Hükümeti (59. Hükümet) 14 Mart 2003'te göreve başladı ancak; Abdullah Gül'ün emanetçi olarak görevi sürdürdüğü dönemde de 'gölge başbakan' Recep Tayyip Erdoğan'dı. Nitekim, yeni hükümet de birkaç bakan değişikliğiyle aynı kabine ile yoluna devam etti. Burada herşeyden önce Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmatik kişiliği ve siyasetteki başarısı üzerinde durmakta yarar var. Aynı çatı altında çocukluk ve gençlik yıllarımızı beraberce geçirdiğimiz (ortaokul ve liseden okul arkadaşım) Recep Tayyip Erdoğan'ın bu denli başarılara imza atacağı ta o günlerden belli idi. Çocukluğunda bile ciddi, vakur; o nisbette de mütavazı idi. Ciddiyetini hayatının her safhasında sürdürdü. Gençlik yıllarından beri politikanın içinde olup iyice pişti. İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı ona yönetimde engin bir tecrübe kazandırdı. Ekip çalışmasına inandı.. Her zaman ekip çalışmasının gücüne inandı. Siyasette olsun, yönetimde olsun sadık dostlar bularak çok iyi takımlar kurdu. Denebilir ki, ta Erbakan Hoca'nın gününden beri Hoca'nın partilerini iktidara taşıyan Tayyip Erdoğan'ın kadroları olmuştur. Siyasetçiler bu tabiri çok kullandığından tabirin kendisi yalama oldu ama, burada yeri geldiğinden yazmadan edemiyeceğim; AK Parti iktidarı, kendinden evvelki dönemler itibariyle kelimenin tam anlamıyla "enkaz" devralmıştı. İlerlemiş yaşıyla, hasta, ayağını sürüyerek yürümeye çalışan bir koalisyon lideri etrafında toplanmış zannedilen; gerçekte ise herkesin ve her kesimin ayrı telden çaldığı, çalmanın ve çırpmanın ayyuka çıktığı krizlere boğulmuş bir ülke!.. Milletçe bezginliğe, yılgınlığa ve ümitsizliğe öylesine kapılıp düşmüştük ki, fabrikatör iş adamlarımız tesislerini sökerek ülkeyi terkediyordu! Fabrikatörü ülkesini terk eden bir yerde barınabilmenin imkanı olur mu? Geride kalanlar ülkelerini terketmemişse gidecekleri yer ve imkanları olmadığındandı! İnanın; bu cennet vatanı ve bu diyarın güzel insanlarını bu hale getirmişlerdi. Millete özgüven geldi Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve her türlü siyasi mülahazalardan arınmış olarak şu tablolara bakıp kararımızı verelim: Sağlanan siyasi istikrarla beraber milletin kendine özgüveni geldi. O vakitler de uygulanan ama bir türlü beklenen neticeleri alınamayan IMF'ye endeksli ekonomik programların semeresi ancak AK Parti döneminde alınabilmiştir. Çeyrek asırdır alışageldiğimiz enflasyonlu hayat ilk defa bu hükümet döneminde durağanlık göstererek aşağılara çekilebilmiş ve enflasyon canavarı ilk kez %20'lerin altında seyreder olmuştur. 2004 yılı itibariyle tek haneli enflasyon rakamları telaffuz ediliyor. Bu durumun hayali bile mümkün mü idi? Bakınız önümüzdeki mart ayında mahalli seçimler var. Şimdiye kadarki, bütün iktidarlar boyunca; hangi ekonomik program uygulanmakta olursa olsun, göz göre göre bunlardan tavizler verilip popülist politikalar uygulanmaz mı idi? Merhum Özal bile; "Seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?" dememiş mi idi? AK Parti iktidarı bırakınız zam yapmayı; mevcut fiyatları geriye çekmenin dert ve gayretinde değil mi? İşte; mazot fiyatları!.. İşte doğalgaz fiyatları!. İşte elektrik fiyatları!.. At sahibine göre kişner Biz, bunların her ay otomatiğe bağlanmış zamlarına alışmış ve ne yapacağımızı şaşırmış halde değil mi idik? Döviz kurlarının, faizlerin düşüp ihracatımızın hedeflerin de üzerinde çıkması (41 milyar dolar) az bir başarı mıdır? Büyüme hızının önceki iktidarlar döneminde (-) eksiye düşürüldüğü göz önüne alınırsa AK Parti iktidarının bunu 5.4'lere çıkarmasına kim alkış tutmaz? Demek ki at binenin kılıç kuşananınmış!.. Ve; at sahibine göre kişnermiş!.. Hükümetin bir yıllık icraatlarını değerlendirmeye yarın da devam edeceğiz.