İstikrar

Yapamadığımız ve uzun yıllar yapamayacağımız şeyleri anayasalarımıza koymakta pek mahiriz! Bunlardan bir tanesi de; 'temsilde adalet-yönetimde istikrar'dır. Bunu yazdığımız anayasamızda temsilde adalet için de yüzde 10'luk barajı şart koymuşuz! Eski tabiriyle 'ifrat' ile 'tefrit' arasında gelip gidiyoruz. Bir konuda, mesela; koalisyonlardan çok çekiyoruz. Daha açık ifadesiyle, koalisyonla idareyi beceremiyoruz; bileti de bir tek sebebi ortadan kaldırmaya kesip işin içinden çıkabileceğimizi zannediyoruz. Halbuki dünyanın pek çok ülkesinde koalisyonlarla idareyi pek güzel yapan demokratik oluşumlar var. Demokrasimizin çıtasını yükselteceğimize; insan hak ve hürriyetlerine insanlara lüks görüp, onları cendereye sıkıştırmayı maharet bilen ve bu doğrultuda yapılan anayasalardan başka ne beklenebilir? Bize öyle geliyor ki, birileri toplumu sürekli olarak cambaza baktırıyor. Yönetimde istikrarın temel öğesi tek başlı yönetim değil midir? Bizde, bırakın, ihtilallerdeki askeri yönetimleri; normal süreçlerde de rejim, askeri vesayet altında değil midir? Bizim aslında; 'yönetimde istikrar'dan anladığımız bu olsa gerek! Önümüzdeki seçimlerin en önemli konusu demokratik anayasadır. Bu toplum bundan böyle; 'davul iktidarların boynunda, tokmak askerlerin elinde' anlayışı ile yapılan anayasalarla bir milim ileri gidemez. Üniversitelerimizin konuştuğu ve bir türlü çözemediği konu baş örtüsüdür. Tartışma konusu bu olan üniversitelerin, dünya üniversiteleri arasında adlarının olmamasından daha tabii ne olabilir? Bizdeki üniversite hocaları laboratuvar yerine 'ikna odaları' kurmakla ünlü! Üniversitemizde istikrar bu şekilde sağlanırken, başka yerlerde nasıl sağlanabileceğini zannediyorsunuz?!