Evet; ne çektiysek idare-i maslahatçı siyasetçiler yüzünden çektik. Demokrasi tarihimizde (1946 ama gerçekte 1950'den itibaren); 60 seneyi aşkın süredir, hâlâ gerçek demokrasiyi arar haldeyiz. Bunca senedir, hâlâ taşları yerli yerine oturtabilmiş değiliz. Bu tuhaf hâlin başlıca sebebi; yenilgiyi ve demokrasiyi bir türlü içine sindiremeyen CHP liderleri ve kadrolarıdır. Bir diğer sebebi de, elbette ki askerî müdahalelerdir ama; demokratik süreçte bu yolu da askere açan yine CHP'dir. Sandıktan iktidara gelmekten ümidini kesen CHP, yaptırdığı 1961 anayasası ile, gelecek tüm iktidarların yetkilerini budamıştır. Bu, öyle bir zihniyettir ki; meşru iktidarı, askerî güç kullanarak zorla alaşağı etmeyi, iktidardan uzaklaştırmayı ve lider kadrolarını darağacına göndermeyi ve bundan söyle gelecek iktidarların da muktedir olmalarını engellemeyi bayram ilan ettiler. Seneler senesi millete dayattıkları 27 mayıs milli egemenlik ve anayasa bayramı, gerçekte milli iradeyi hiçe sayan oluşumun adıydı. Demokrasi tarihimizde yalnızca üç tane millet sevdalısı lider geldi. Merhum Adnan Menderes, merhum Turgut Özal ve Tayyip Erdoğan. Bunların dışındakilerin hepsi idare-i maslahatçı, gününü gün eden ve asla milletin dertleriyle dertlenmeyen kişilerdi. Batıda da gerçek demokrasiye geçiş kolay olmadı; çok ağır bedeller ödendi. Bizde ise; tek başına iktidarda bulunan DP hükümeti alaşağı edildi, TBMM kapatıldı, iktidar parti milletvekilleri hapse atıldı; başbakan ve iki bakan idam edildi. Bu gözdağı, gelecek siyasetçilere yetti! Gelen bütün iktidarlar askerî ve sivil bürokrasinin suyuna giderek iktidarcılık oynadı. Merhum Özal'ın dışında hiçbir siyasi lider risk almadı. Özal'ın açtığı kapıdan yiğitçe, mertçe giden, milletin hak ve hukukunu koruyan ve dik durmasını bilen tek lider ise Recep Tayyip Erdoğan'dır. Risk almaktan korkan Süleyman Demirel, demokrasi adına, bu milletin tam 40 senesine mal olmuştur. Bir kere olsun dik durabilseydi, belki bedelini ödettirirlerdi ama milletin makûs talihi o gün dönerdi. Süleyman Demirel risk almak şöyle dursun; âdeta gizli bir CHP'li gibi hareket etti! Cumhurbaşkanlığında ise gizlenmeyi bırakarak, alenen ve resmen bir CHP'li gibi hareket etti. Kendisine sunulan bütün yollar Roma'ya çıkınca, millet ne yapsın?!.