Bakınız; Türk toplumu olarak; ağız tadıyla bir gün olsun "oh; hayat varmış!" diyebiliyor muyuz? Her an kavgaya tutuşmaya hazır deliler koğuşunu andırmıyor muyuz? Toplumu germe; şahıs ve müesseseleri birbirine düşürme ve onları kıyasıya çatıştırma ortamını maalesef bir kısım medyamız oluşturuyor! İncir çekirdeğini doldurmayan meselelerin üzerine giderek bunları abartıp kaşıyarak devamlı suretle bir kavga ortamı meydana getiriliyor. Bunun tipik ve son örneğini 19 Mayıs günü gördük. Milli birliğimizin ve beraberliğimizin ziyadesiyle yansıtılması gereken böyle mutlu bir günde bir kısım televizyonlarımızın haber (!) yayınları tek kelime ile kepazelikti! Bu bir kısım medya, işini gücünü bırakmış; toplumu germeyi ve kışkırtıcılık yapmayı maharet bilmektedir. Milli bir bayram gününü mahut medya yayınlarıyla zehir ettik! 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı'nın Ankara'daki kutlamalarında, "Gençliğin Atatürk'e Cevabı'nı" İmam-Hatipli bir öğrenci okudu diye kızılca kıyamet kopardılar. Halbuki o çocuk, liselerarası yarışmalarda birinci seçilerek o görevi ifa ediyordu. Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü tekelinde vehmeden bu mahut zihniyet ne yapmak istemektedir? Atatürk, bunların babalarının malı mıdır. Atatürk ve Atatürkçülük paylaşılamayan bir değer midir? İnsanlığın ortak ideali Atatürk, sıfatı, görevi ve unvanı ne olursa olsun hiç kimsenin tekelinde olamaz. O, Türk milletinin ve hatta bağımsızlığa susamış tüm dünya insanlığının ortak idealidir. Atatürkçülüğün ne olduğunu, bir kısım kendini bilmezlerden öğrenecek değiliz. Atatürk'ü dondurup putlaştıranlardan ise, Atatürkçülük adına öğrenebileceğimiz hiç birşey yoktur. Zira, bizzat Atatürk, bilimi ve aklı önde tutmayı istemiştir. Neymiş efendim; bu imam-hatipli öğrenci bazı generaller tarafından alkışlanmamışmış. Ekranlarda bütün millet izliyor; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve törene katılan kalabalığın neredeyse tamamına yakını alkışlıyor. Bu arada üç-beş kişi alkışlamamış. Herkesin her an alkış yapacak gibi bir mecburiyeti mi var? Yine aynı televizyon ekranı Erzurum'daki kutlamaları, aynı tarz ve üslupla diline doluyor ve yağmur dolayısıyla, mahalli bayan folklor ekibinin gösterileri iptal ediliyor. Bunu da sözde bir general emretmişmiş; çünkü, bu folklor ekibindeki kızların başları "yazmalı" imiş! Hoppala!... Ne böyle bir general var ve ne de böyle bir istek!.. Toplumu germek Medya, herşeyden önce sorumluluğunun idrakinde olmalıdır. Zira, hizmeti toplum adına ve toplum için yapmaktadır. Toplumu germek, onu ifsad etmek; toplumdaki fert ve müesseseler arasında kin ve nefret tohumlarını ekmek medyanın görevi olmasa gerektir! Düşünün bir kere; bir toplum milli bayram gününde bir araya gelemeyecekse ne zaman gelebilecektir? Böylesi bir günde bile ayrımcılık ve kışkırtıcılık yapan medyanın amacı ne olabilir? Böyle yapmakla, bu bir kısım medya kendi bindiği dalı kesiyor, farkında değil! Daha doğrusu; kin ve hırsları akıllarını öylesine örtmüş ki ne yaptıklarının şuurunda değiller! Veya 2004 yılındaki Atatürk Türkiye'sini, Stalin'in Rusya'sıyla karıştırıyorlar!..