Sorumsuzluğun böylesi!

A -
A +

KTC'li politikacılar, seçim öncesi tavırlarını aynen sürdürmekteler. İki büyük partinin (CTP-UBP) bir araya gelip hükümet kurmaları suya düştü. Bu durum, aynı zamanda bütün partilerin iştirakiyle oluşabilecek "milli bir koalisyon"un kurulamayacağının da göstergesidir. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan CTP lideri M. Ali Talat, hükümeti kurmakla görevlendirilmiş olmasına rağmen; hâlâ kendisini muhalefette zannediyor. Tavır ve beyanları bunu gösteriyor! İkide bir "erken seçim"i ileri sürerek diğer partiler üzerine baskı kurmaya çalışıyor. Halbuki daha dün seçim oldu; sonuçları da ortada. Kendisine tevdi edilen hükümeti kurmak göreviyle uğraşacağına, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la uğraşmayı marifet biliyor! Üstelik bu tavrını Türkiye'ye rağmen sergiliyor! Türkiye, bu husustaki görüşünü açıkladı; Sn. Rauf Denktaş, Kuzey Kıbrıs'taki Türk Toplumunun lideridir. Müzakerelere onunla devam edilmelidir. Buradan anlaşılan odur ki, Türk tarafı müzakerelerden kaçan ve uzlaşmaz gözüken taraf olmayacaktır. Masaya oturulacak; Türk tarafının tezleri sonuna kadar savunulacaktır. Kıbrıs gibi millete ve devlete malolmuş milli bir meselede, kendini Türk bilen ve Türk hisseden hiç kimsenin aykırı gitmeye ve hele karşı tarafın ekmeğine yağ sürecek davranışlar sergilemeye hakkı olmasa gerektir! Uzlaşmaz taraf biz olmayalım! 1 Mayıs 2004, elbette dünyanın sonu değildir. Ama; 1 Mayıs 2004'e kadar da bizim uzlaşmaz taraf olarak gözükmememiz gerekiyor. Dünya kamuoyuna, özellikle AB ülkelerine bu mesajı vermemiz lazım. Bu mesaj ne kadar güçlü olursa -ki, bu da bizim birlik olmamıza ve tek ses çıkarmamıza bağlıdır- Güney Kıbrıs'ın işi o denli zorlaşacaktır. Çünkü; AB'nin Kıbrıs'ı üyeliğe nasıl kabul edeceği henüz belli değildir. Kuzey'i ile beraber bir bütün olarak mı, yoksa yalnızca Güney'deki Rum kesimini mi? Eğer; müzakerelerden kaçan ve uzlaşmaz taraf olarak Rum'u gösterebilirsek; böyle bir durumda Türkiye'nin ve tabiatıyla KKTC'nin eli güçlenmiş olur. KKTC'de M. Ali Talat'ın liderliğindeki CTP ve diğer sol partiler aleni olarak; Türkiye'de ise, hemen her kesimden bazı mihraklar gizli ya da aleni olarak; AK Parti iktidarını ve Sn. Denktaş'ı zaafa düşürmek için yoğun bir gayretin içindeler. Önce; AK Parti iktidarı ile Denktaş'ı karşı karşıya getirmek istediler. Bunun tutmadığını görünce; daha tehlikeli bir oyun sahnelemek istediler. Bu oyunda bir kısım sorumsuz medyayı da kullanarak; İktidarla Askeri karşı karşıya getirmek derekesine düştüler! En son olarak; bir gazetemizin 1. sayfasından Başbakan'ın ve Genelkurmay Başkanı'nın boy resimleri verilerek; birinin sözde ak dediğine diğerinin kara deyişi sorumsuzca sergilendi! Hükümeti yıpratma adına!.. Neyse ki, bu yalan haber aynı gün Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan sert ve manidar bir açıklamayla reddedildi. Yapılan açıklamada; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs sorununa görüşmeler yoluyla adil ve kalıcı bir çözümün bulunmasının önemine ve gerekliliğine inandığı vurgulandı ve; bir gazetede yayınlanan "Askerden çekince", "Genelkurmay'ın hükümete de ilettiği Annan Planı'na yönelik itirazlarını açıklıyoruz" başlıklı haber gerçekleri yansıtmamaktadır, denildi. Hükümeti yıpratma ve Askerle karşı karşıya getirme adına yapılan ve manşetten verilen bu denli "asparagas" haberlerle gerçekte kimlere hizmet edilmekte ve kimlerin ekmeğine yağ sürülmektedir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.