Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın
- Klozetleri altın
- Bardakları 1000 TL (hepsi değil, tanesi 1000 TL)
- Bir masası 240 bin TL (O masanın fiyatını 6,5 milyon yazanı gördüm, yanlış okumadınız 6,5 trilyon)
- Koltukları 435 bin TL (1 koltuğu 75 bin TL diyeni de gördüm)
- Camları 701 milyon TL (701 trilyon)
- Duvar kâğıdının metrekaresi 1000 TL
- Parkenin metrekaresi 800 TL
- Cam mozaiklerin metrekaresi 9000 TL
- Avizelerin tanesi 175 bin TL
- Kapısı 40 bin öğretmen maaşı (eski parayla 100 trilyon) (150 kapının her biri 170 bin TL imiş)
- Sadece peyzaj maliyeti 2,5 milyar TL diyen olmuş. (yanlış yazmadık 2,5 katrilyon, sadece peyzaj masrafı)
- Hollanda'dan 60 tır çiçek getirilmiş. (60 tır ha, bildiğiniz tır)
- Tek mevsimlik çiçek maliyeti 1 milyon 600 bin TL normal o zaman (1,6 trilyon yani)
- 280 tır dolusu da ağaç getirtilmiş (bazı ağaçların tanesi 15 bin TL imiş)
- Çakıl taşlarının bile maliyeti varmış, öğrenmiş olduk. Hem de 1,5 milyon TL (1,5 trilyon)
- Günlük peyzaj masrafı 300 bin TL
- Günlük temizlik masrafı 290 bin TL
- Sarayın toplam maliyeti 33 ton som altın (Bu rakamı bulmak için hesap makinesiyle epey boğuştum. Altının gramı 100, kilosu 100 bin, tonu 100 milyon TL (100 trilyon) Sonuç: 3,3 milyar, yani katrilyon. (Bu daha iyimser rakam, 5 diyen var, 25 diyen var, 50 milyar diyen var.)
- Oda sayısı 5000 olursa normal tabii. (Evet, 5000 odalı yazan da olmuş.)
- Sarayın aylık masrafı 21 milyon (trilyon) muş. Bu konuda "paralel iftira üretim merkezinden" bir arkadaş şöyle de bir not düşmüş: "ABD Başkanı kira hariç sarayın tüm masraflarını cebinden ödüyor."
Amerikan sarayının kiracısı Başkansa ev sahibi kim acaba? Sayın Obama'da da ne servet varmış ki her ay bilmem kaç milyon dolar cebinden harcıyor da gıkı çıkmıyor.
Aylık 21 milyon (günlük 700 bin TL eder ki) sadece temizlik+peyzaj masrafı (300+300) 600 bin TL olduğuna göre diğer giderlere 100 bin kalıyor. Hesap makinesi burda arıza yapmış anlaşılan.
Bu "sallamasyon" rakamları kafamdan salladığımı sanmayın sakın. Kaynağım, koca koca meslek odaları, her yazısı binlerce kez paylaşılan yazarlar, tirajda ilk sıraları zorlayan gazetelerdir. Sosyal fitne medyası da bunlardan alıp yayıyor milyonlara.
Şunu anladım ki, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili iftira ve yalanlar toplansa çoktan 1. cilt bitmiş, 2. cilt yarıya gelmişti. Diğer hepsini yok farzedin, sadece bu Saray konusunda Sayın Cumhurbaşkanımıza atılan iftiraların hesabı verilemez.
Ahiretteki hesabını ancak Allah bilir, ben dünyadaki hesaptan bahsediyorum.
Bu iftiraların hesabını soran yok, olsa bile bu kadar yalanın cezasını dünyada verebilecek bir sistem yok.
Çok açık ve net söylüyorum. Bu iftira-yalan yağmuruyla çok sıkı mücadele edilmediği müddetçe AK Parti'nin (veya yeni hükümetlerin) yaptıkları icraatların değeri asla bilinmeyecektir. Ne demokrasi ne adalet asla tecelli etmeyecektir.
İddia ediyorum, buradan bas bas bağırıyorum, AK Parti'nin 15 katlı binasının karşısına 25 katlı yeni bir bina yapılsın, adı da İftiralarla Mücadele Merkezi olsun, bakın o zaman AK Parti %55'in altına hiç iniyor mu?
"AK Parti niçin %41'e düştü?" sorusunun en büyük ve belki de tek cevabı budur: İftiralarla mücadeleyi önemsemediği için.
Devasa hizmetlerin yanında "çerez parası" kadar kalan zarûrî harcamalar iftiralarla o kadar büyütülüyor ki icraatları gören yok.
Sayın Binali Yıldırım ne güzel açıklamış: "Sarayın maliyeti, Karadeniz otoyolunun Sinop-Samsun arasındaki 50 kilometrelik bölümünün üçte biri kadar."
İşte bu yüzden diyorum, önce iftiralara cevap, sonra icraat. Yoksa bu kadar iftira, bu kadar fitne, mide bulandırmakla kalmaz.
Bir partiyi, hatta bir ülkeyi bile alaşağı eder Allah korusun.