Bağırmak istedi sesi çıkmadı

A -
A +

Kapıyı kırarak içeri girenlerden biri Yusuf'tu. Yusuf'un yanındakini gördüklerinde İbrahim Pehlivan ve Raci Efendi, gözlerine inanamadılar. Günlerdir devam eden eziyetli hayat sonrası, hayal gördüklerini zannettiler. Şaşkınlıktan dilleri tutulmuştu. Konuşamadılar, hareket edemediler. Yusuf'un hemen arkasında kendilerine gülümseyen, idam için sandalyeye çıkarılırken gördükleri Beşir'di. İbrahim Pehlivan, kollarını uzatarak "Evladım, Beşirim" diye bağırmak istedi, ancak sesi çıkmadı. Babasının halini gören Beşir, daha fazla dayanamayarak, "Bubam" diyerek İbrahim Pehlivan'ın boynuna sarıldı. Gözyaşları arasında, "bubam, bubam" diye feryat ederek, İbrahim Pehlivan'ın göğsüne sığındı, elinden gelse baba göğsünde kaybolacaktı. Beşir'in, boynuna sarılmasına rağmen, İbrahim Pehlivan, hâlâ gördüklerinin gerçek olduğuna inanamıyor, kendini rüyada sanıyordu. Ne zaman ki, onlarca defa elinden öpen Beşir'in sıcacık gözyaşları eli üzerine düştü, gözyaşlarının sıcaklığını hem elinde hem de gönlünde hisseti, işte o zaman gördüklerinin rüya olmadığını anladı. Gözyaşının sıcaklığı, tutulan nefesini ve dilini çözdü. Sonrası, sıkı sıkıya oğluna, Beşir'ine, gönlünün müjdesine sarıldı, doya doya "Oolum, Beşirim" diye sarsıla sarsıla ağladı. Yusuf ve Raci Efendi ile birlikte diğer Türk mahkumlar da gözyaşları içinde baba ile oğulun birbirlerine kavuşmalarını seyrediyorlardı. İçerde dumanını fazlalaşması üzerine, Beşir'i zorla, babasından ayırdılar ve hepbirlikte iyice tutuşmakta olan Hükümet Konağı'ndan ayrıldılar. Beşir, sevinç gözyaşları içindeki babası ve Raci Efendi'ye Yusuf'un kendisini ipten nasıl çekip aldığını anlattı. İbrahim Pehlivan ve Raci Efendi'nin sevinci büyüktü. Hem hapishaneden, ölümden kurtulmuşlar hem de Beşir'e kavuşmuşlardı. Yusuf'a nasıl teşekkür edeceklerini bilemiyorlardı. Yusuf ise kızarıp bozarıyor, yalnızca vazifesini yaptığını, verilen görevi yerine getirdiğini söylüyordu. Yusuf ve beraberindekiler, hemen Raci Efendi'nin Konağına koştular, panik halindeki Bulgar ve Rusların, kadın ve çocuklara zarar vermelerini önlemek için. Yusuf ve Beşir, Eski Zağra'dan kaçtıktan sonra, büyük alim Aladağlı Abdülkadir Efendi'nin adamlarından Hasköylü Osman Ağa'nın gönüllü birliğine katılmışlar, Rus ile Bulgarlara karşı bu birlikte savaştıktan sonra, onlarla beraber Eski Zağra'ya girmişler ve hemen hapishaneye koşmuşlardı. Özellikle de hapishanedeki şartları iyi bilen ve ipin ucundan son anda Yusuf tarafından kurtarılan Beşir, sanki hapishanede olanlar içine doğmuş gibi, bir an önce hapishaneye varmak için Yusuf agasını zorlamıştı. Böylelikle, Raci Efendi ve İbrahim pehlivan ve beraberindekiler tam yanmak üzereyken yetişmişlerdi. Bozulan düşman sokaklar dolusu firar ederken, gözüne çarpan konaklara kurşun atıyor, sağı solu tutuşturmağa çalışıyordu. Bu kurşunlar, dolu tanesi gibi Müslümanların sağına soluna düştüğü halde kimse aldırmıyor, büyük bir sevinç içinde kasabaya giren Osmanlı askerlerini bekliyorlardı. Veysel Paşa emrindeki muâvinelerden, yedeklerden otuz kadar atlı Yeni Mahalle'de, Piri Mehmed Cami-i şerifi yolundan kasabaya girdiklerinde Bulgar asileri ateş açtılar, onlar da karşılık vererek, İslâm mahallelerine geçtiler. Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.