Pierri, gülmeyi kesti ve açıkladı: -Ahmet Pehlivan. Bu yağlı güreş değil, grekoromen güreşi. Sen, kündeyle attın, ama rakibin köprü kurdu. Sırtı mindere değmedi. Pierri'nin sözleriyle Ahmet'in aklı başına geldi: -A be büle de maskara güleş olur mu? Güreş tekrar başladı. Ahmet, aynı oyunu üç defa aldı. Her üçünde de rakibi, köprü kurarak yenilmekten kurtuldu. Kara yiğit, pelvanın hakkı üçtür, diyerek künde ile yenme girişiminden vazgeçti. Rakibi, Ahmet'in en ufak bir dokunmasıyla kendini yere atıyordu. Ahmet, bunda bir bit yeniği var, dedi, ama ne olduğunu anlayamadı. Rakibin davetine icabet etti. Üzerine çöreklendi. Sağ elini, rakibinin sol koltuk altından geçirip ensesine getirerek tek kle oyununu aldı. Ama, bu oyunların acemisi olduğu için büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Kolunu fazlaca rakibini koltuk altına sokunca, Fengler, Ahmet'in sağ kolunu kendi koltuk altında sıkıştırdı ve hızla döndü. Ahmet, sırt üstü gitmek üzereydi. Nasıl olduğunu kendi de anlamadığı bir şekilde havada dönerek son anda sırt üstü gitmekten kurtuldu. Güreş tekrar ayakta başladı. Az önceki oyun Fengler'i ümitlendirmişti. En ufak, bir harekette yine kendini yere atıyor, Ahmet'in üstüne gelmesini bekliyordu. Ahmet'in sütten ağzı yanmıştı. Rakibinin üzerine gitmiyor, haydi kalk diye işaret ediyordu. Güreş çok komik bir hal almıştı. Fengler, yerde yatıyor, Ahmet de gülerek rakibinin çevresinde dolaşarak kalk diye işaret ediyordu. Seyirciler gülmeğe başladılar. Ahmet, baktı, rakibinin kalkmağa niyeti yok. O da yattı hemen rakibinin yanına. Ve eliyle üzerime çık diye işaret etti. Seyirciler gülmekten kırılıyordu. Fengler, şaşkındı. Gözlerine inanamadı. Beklediği fırsat yatarken ayağına mı gelmişti. Her iki kolunu da Ahmet'in koltuk altlarından geçirerek ellerini ensesinde kilitledi. Çift kle, kurt kapanını oyununu aldı. Çevirmek için zorlamağa başladı. Ahmet, rakibinin altında şöyle bir toplanır gibi oldu. Bir anda, bacak ve sırt adalelerini harekete geçirerek kalçasını, "Haydi kızılelmaya" narasıyla yukarı öyle kaldırdı ki, inanılmaz bir şey oldu. 120 kiloluk Fengler, pamuk dolu çuval gibi Ahmet'in üzerinden uçtu, hem de nasıl uçma. Minder kenarına düştü. Bütün seyircilerin ağzı açık kaldı. Bir alkış tufanı koptu. Ortalık, "Karamel" çığlıklarıyla yıkılıyordu. Minder kenarında, şaşkın şaşkın kendine bakan ve nasıl oraya geldiğini anlamağa çalışan rakibinin yanına gitti. Elini uzatarak kaldırdı. Minder, ortasına geldiklerinde, hakem düdüğünü çaldı, güreşin berabere bittiğini, ikinci güreşin ertesi gün, 24 kasımda yapılacağını ilan etti. Ahmet, şaşkındı. Belirlenen süre kırk dakika içinde, yeniş olmadığı için güreş berabere bitmişti. Güreş sonrası, Ahmet, hiç beklemeden otele döndü. Banyo yaparak yattı. Sabahleyin korkunç bir baş ve karın ağrısı ile uyandı. Acele helaya koştu. İleri derecede ishal olmuştu. Ahmet, müthiş şekilde halsizdi. Filiz Nurullah ve Rum Pierri koşturdular ve bir doktor getirdiler. Doktor, Ahmet'e üç gün yerinden kıpırdamadan yatmasını, zehirli ishal geçirdiğini söyledi. Ahmet, ne üç gün mü diye yerinden fırladı. Pierri vasıtasıyla doktora, akşama güreşi olduğunu mutlaka güreşmesi gerektiğini söyledi. Doktor ise, üç gün geçmeden güreşmeğe kalkarsa minderden ölüsünün kaldırılacağını açıklayarak Ahmet'e kesin ikazda bulundu. > DEVAMI VAR