Başaltı pehlivanları yürüdü

A -
A +

Yusuf'un ustası merakla Nasçılı adaşına sordu: -Te be adaş! Benim ne kadar ihtiyarladığımı, başımın epten kelleştiğini görmek mi üzdü seni? Saray Başpehlivanı Nasçılı İsmail Pehlivan, en zor anlarda bile şaka yapmaktan geri durmayan kel adaşına sevgiyle baktı: -A benim kel adaşım! Doğru biraz daha kel olmuşsun amma, Maşallah ep onbeş yıl önceki gibi gençsin. Deliorman'ın havası sana itiyarlığı yaklaştırmamış. Biz ise İstanbul'un nemli havasında epten de köhnedik, çürüdük bre! Seni görünce, Silistre Savaşı'nı, orda şehit düşenneri atırladım bre. Nasçılı Pehlivan'ın sözleri Kel İsmail Pehlivan'ı bir anda 21 yıl öncesine götürdü. Şehit arkadaşlarını hatırlamak onu da hüzünlendirmişti. Nasçılı, hemen yanına adaşını oturttu, iki İsmail, koyu bir sohbete daldılar, eski güreşlerden, savaşlardan bahsettiler, onlar konuştu, oradakiler, yer ve gök dinledi. Güreşler öğleden sonra başladı. Desteye çıkanlardan Hergele, at çobanlığı yapan Ezelceli İbrahim Pehlivan, kolaylıkla desteyi kurtardı. İbrahim, uyguladığ akıl almaz oyunlarla seyredenleri şaşırttı. Ardından, büyük orta ve küçük orta güreşleri yapıldı. Sıra başaltına gelince, ortalık karıştı. Düğün sahibi ve hakem heyeti, başta yalnızca Yusuf'un ustası Kel İsmail'in ve Nasçılı İsmail Pehlivan'ın güreşmelerine, daha önce başa güreşen genç pehlivanlardan Yusuf, Oluklulu Kel Mehmet, Torlaklı Hafız ve Karacalar Köyü'nden kuru yüzlü, ince yapılı Rüstem Pehlivan'ın başaltına güreşmesine karar vermişti. Doğru olanı da buydu. Çünkü genç pehlivanların hiçbiri bu iki pehlivan ayarında değildi. Rüstem Pehlivan, Şumnu sancağına bağlı Osmanpazarı kazasının Karacaat köyünde 1860 yılında doğmuştu Başaltına güreşecek dört pehlivan, kazan dibine geldiklerinde, Torlaklı Hafız, Yusuf'a takıldı: -Te be Yusuf, nası bugün de iyi misin? Beni yine yenebilcek misin? Dikkat it bu sefer gafil avlanmıcam ha? Yusuf, tebessüm etti: -Kısmet be Hafız. Bugün herhalde sen yenersin. Üç pehlivan şakalaşarak yağlanırken, Oluklulu Mehmet Pehlivan hiç lafa karışmıyordu. Biraz sonra cazgır bağırdı: -Başaltı pelvannarı meydanda hazır olsun. Cazgırın seslenmesiyle birlikte meydanı büyük bir heyecan dalgası kapladı. Herkesin beklediği güreşlere sıra gelmişti. Asıl kıyasıya güreşler başaltında yapılacaktı. Çünkü yörenin dört genç pehlivanı bu boyda güreşecekti. Özellikle Karalar ve Oluklu köylüleri Yusuf ile Kel Mehmet arasında yapılacak güreşi bekliyorlardı: -Hadi bakam Yusuf! Bugün meydan senin! -Te be Mehmed! Şu Karalarlı'ya otları yoldur bakam! -Hop hoop! Kimin otları yolcağını meydanda görcez! Başaltına güreşecek dört pehlivan, cazgırın önünde hazır olduklarında Yusuf, iki tarafından iki mengene arasında kaldığını hissetti, kıpırdıyamıyordu. Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.