Güreş nefisle mücadeleye misaldir

A -
A +

Deli Hafız pehlivan, bir taraftan Ahmet'in yağlanmasına yardım ediyor, diğer taraftan da Yakup pehlivan ile ilgili bilgi veriyordu: -Ahmet pelvan. Yakup pelvan, kendini beğenmiş bir pelvandır. Çok çabuk kızar. Bu ikisi de bir pelvan için büyük noksanlıktır. Güreş başlar başlamaz onunla güreşmek cesaretini gösterdiğin için elense ve tırpanlarla seni ezmek isteyecektir. Acele etme... Hasan pehlivanı çift dalarak nasıl yendiğini gördüm. Benim işaretimi bekle. Ve sonra, fırsatını bulduğunda aynı şekilde dal. Başaltı pehlivanları ve hakem heyeti tarafından horlandığı, küçük görüldüğü gurbet diyarında, Deli Hafız pehlivanın ilgisi Ahmet'i çok memnun etmişti. Hikmet Dede'nin vasiyeti üzerine, gökte aradığını, er meydanında en lüzumla anda bulmuştu. Ahmet, Deli Hafız'a nasıl dua edeceğini bilemiyordu: -Allah razı olsun ustam. Güleşten sonra sizinle tekrar görüşebilir miyim? Ahmet'in hali, Deli Hafız'a er meydanına çıktığı ilk günleri hatırlatmıştı, o da er meydanlarından yalnız başına mücadele etmişti: -Tabi Ahmet pelvan. Ne demek. Cazgırın, "Pelvanlar, ermeydanına" seslenmesiyle Deli Hafız, Ahmet'in yağını son olarak kontrol etti, "Hadi Ahmet'im. Allahü teala utandırmasın" dedi... Er meydanına yolladı. Ahmet'i kispeti giymiş ve yağlanmış halde gören seyirciler heyecanlandı: -Te be maşallah deyin şu kızana. -Şuna bakın ba, kispet giyince hepten de pelvana benzemiş. Cazgır, Yakup ve Ahmet pelvanları, kıbleye karşı el bağlattı. "Pirimiz Hazreti Hamza, Rehberimiz Demir Baba, Güleşimiz misaldir, nefisle, Şeytanla, düşmanla mücadeleye, Pelvanlığı, güç gösterisi sananlar, Düşerler yüz karalığına, cehalete..." Diye duaya başladı, güreşin, pehlivanlığın ne demek olduğunu anlattı ve "Allah, Allah, illallah" diyerek duasını bitirdi, iki pehlivanı er meydanına saldı, davullar, cenk havasını vurmağa başladı. Ahmet, zincirinden boşanmış genç bir aslan gibi, er meydadında bir hedeften diğerine atlamaya başladı. Yakup pehlivan ise durmuş Ahmet'i seyrediyordu. Ahmet'in bir at gibi şaha kalkışı, kurt gibi hedefe atlayışı, ok gibi sonsuz güzelliklere uçuşu, seyircileri coşturdu: -Afferin be sana Kara oğlan. -Maşallah deyin şu kızancağıza ba. Peşrevin sonunda, helalleşip, daha doğrusu, Ahmet'in helalleşme gayretinden, Yakup pehlivanın pöh diyerek dudak büküşünden sonra, ense bağladıklarında, beklenmeyen oldu. Kara Ahmet, ne olduğunu anlamadan kendini yerde bulmuştu. Yakup pehlivan, ense bağlamayla birlikte, elenseyi yerleştirmiş ve gafil yakalanan Ahmet'i yere sermişti. Yakup pehlivan, bu memleket benden sorulur büyüklenmesinde Ahmet baktı: -Ne o pelvan bozuntusu, yere kapanlanmış ne ararsın? Ahmet, mahcup, Ahmet, üzgündü, Ahmet, kızgındı... Nasıl gafil avlanmıştı. Hem de Deli Hafız'ın kispetini giydiği halde? Kendisine itimat eden Deli Hafız'a böyle mi layık olacaktı? Kara Ahmet, yiğit düştüğü yerden kalkar deyip hemen kalktı. Yakup pelvan bastırmadan kalkmak için acele etmişti. Yakup pehlivan, yere düşen Ahmet'i bastırmak için kılını bile kıpırdatmamıştı, küçümser bakışla istediğim an seni yenerim diyordu. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.