Koca Yusuf

A -
A +

Aziz Paşa, Filibe Müftüsü'nü çağırıp, papazlara karşı imamları devreye sokmasını istemişti. Müftü efendi de, imamların zaten devrede olduğunu, eğer onların gayretleri olmasa, bugün, Bulgar papazlarının isyana gerek görmeyeceğini, Bulgarların Slavlaşarak Türklüklerini kaybettiği gibi, Türklerin de eriyip gideceğini söylemiş ve imamları organize etmek için hemen hareket geçmişti. Ayrıca, Filibe'deki Ortodoks Bulgar, Ermeni ve Rum, Yahudi din adamları da devreye sokulmuştu. Komitacılar, Filibe'de, isyanın başlaması için yirmi yangını işaret olarak kabul etmişlerdi. Alınan tedbirlerle, yangınlar beşte kesilmiş ve Filibe'deki isyan başlamadan önlenmişti. Şimdi sıra, köylerdeki bütün şiddetiyle devam eden isyanı bastırmağa gelmişti. Aziz Paşa'nın telgrafı üzerine İstanbul da hemen harekete geçmişti. Padişah, isyanı bastırmakla, Mirliva Reşit Paşa'yı görevlendirmişti, hem de idam yetkisiyle. Reşit Paşa, hemen o gece yola çıkmıştı. Reşit Paşa bölgede görevli Mirliva Hasan ve Hafız Paşalarla anında irtibatı kurarak harekete geçmişti. Filibe'ye ulaşınca da kumandayı tam olarak ele almıştı. İlk önce Pruştiça'daki isyanla birlikte belli başlı bölgelerdeki isyanlar söndürülmüş, isyanın Tuna Bulgarlarına ve Makedonya'ya sirayeti önlenmişti. Yalnızca, Avretalan, Batak ve Otlukköy'deki isyanlar kalmıştı. Hasan Paşa, 16 Mayıs'ta, Avretalan'daki isyanı bastırdı. Kala kala, Tosun Bey ve gönüllülerinin yolu üzerindeki Otlukköy, Braçkova ve Batak'taki isyanlar kalmıştı. Sıkı bir yürüyüşten sonra, Tosun Bey ve adamları, cani Voyvoda Nikofski'nin ve Kraliçe Rayka'nın bulunduğu Otlukköy'e gelmişlerdi. Çok kuvvetli bir karşı koymayla karşılaştılar. Bu karşı koyuş, başta İzzettinli köylüleri ve Yusuf olmak üzere Tosun Bey'in adamlarını iyice çıldırttı... Otlukköy'lü komitacılar öyle bir savaş yapılar ki, Tosun Bey ve adamları da, karşılık vermek zorunda kaldılar. Otlukköy'de, taş taş üstünde kalmadı. Komitacıların yanında, siviller, çoluk çocuk da öldü. Nikofski'nin karısı da ölenler arasındaydı. Yusuf, elinde olmayarak ölenler arasında, Nadya'yı aradı. Göremeyince de sevindi. Sevincini, farkedince, kendi kendine kızdı. Kimse farketti mi diye etrafına baktı. Herkes, kendi derdindeydi, kimse birşey farketmemişti. Köy içinde tam bir boğaz boğaza boğuşma devam ediyordu. Otluk'ta, ne okul kaldı, ne resmi bina ne de kilise. Tutuşmadık ev de kalmadı. Birbirlerine diş bileyen iki topluluk karşı karşıya gelince, akıl devreden çıkmıştı, Tosun Bey'in silahsız kimseye, çoluk çocuğa dokunmayın emri unutulmuştu. Tosun Bey, adamlarının arasında koşturup, yapmayın, kadın ve çocuklara dokunmayın" diye bağırıp durdu. Ancak ok yaydan çıkmıştı. ¥ DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.