Tosun Bey, Yusuf'a dokundu: -Bre Yusuf! Daldın gittin! Aldırma şaka yaptık dedik ya. Yusuf, mahçuptu, Yaradanına, ustasına ve Tosun Bey'e karşı. -Yok bi şey beyim. Nadya'ya baksaydık. Dumandan zehirlenmiş olabilir? -Duuru sülersin be Yusuf! Hemen koşuşturma başladı. Yanan köyde, bin bir zahmetle yoğurt buldular. Nadya'ya içirdiler. Tosun Bey, Nadya ve diğer kadınları, güvendiği adamlarına teslim etti, onları sağ salim Tatar Pazarcığına götürmelerini, Kaymakam'a telim etmelerini söyledi. Kendisi de, Yusuf'la birlikte Voyvoda Nikofski ve Kraliçe'nin peşinde Otlukköyü terketti. Tosun Bey'in yanındakiler, talimli asker olmadığı için Otlukköy iyi sarılamamış ve Nikofski ve Rayka kaçmışlardı. Nadya, kendine geldiğinde ilk, sözleri "anne ve Yusuf" olmuştu. Kendisini kimin kurtardığını sormuş, Yusuf, cevabını alınca ve Yusuf'un ateşin içine atılarak onu kurtardığını işitince o kadar çok sevinmişti ki, anlatılır gibi değil. Nadya ile birlikte Tatarpazarcığına gönderilen kızlar, takılmadan edemediler: -Hadi Nadya! Yine iyisin. -Yusif'in gönnünü kazandin! -Adi gözün aydin kiz! Nadya, sataşmalara bir şey demiyor, yalnızca tatlı tatlı gülümsüyordu. Gönlünde, bir tarafta, annesini kaybetmenin, babasının isyana elebaşılık yapmasının acısı, diğer tarafta da, Yusuf tarafından kurtarılmanın sevinci vardı. Hayalleri güller ve Yusuf, rüyalarıysa kan ve dehşet ile doluydu. Filibe ve yöresinde, Bulgar ve Türk Osmanlı tebasının rüya ve hayalleri tıpkı Nadya gibi, kan ve gül arasında gidip geliyordu. Güle uyananlar, kanda ölüyor, gülde doğuyordu. Ebedi güzelliklere (güle) aşık olanlar, görünürde kanla ölüyorlardı, ancak hakikatte, şehit oldukları için gülde (ebedi güzellikte) yeniden doğuyorlardı. Tosun Bey, Yusuf ve adamlarıyla birlikte, Nikofski'nin peşinde, Derbend'e geldi. Derbend, çoktan Bulgar isyanına katılmış bir büyük merkezdi. Karlıova gönüllüleri, Sırpdere denen yere vardıklarında, iki yandan sert bir yaylım ateşiyle karşılaştılar, içlerinden 5 kişi yaralandı, bir kişi de öldü. Tosun Bey, hemen kumandayı ele aldı. -At in! Siperlen! Bütün adamlar aynı anda attan indiler ölü ve yaralılarla birlikte çukur yerlere siperlendiler. Tosun Bey, adamlarını iki gruba ayırdı. Birinin başına kendisi geçti, diğerini de Yusuf'un kumandasına verdi. Sağdan ve soldan hücuma geçtiler. Açılan ateş, Tosun Bey'in adamlarını iyice hırslandırmıştı. İlk heyecan geçince, karşı saldırıya geçtiler. Bulgar caniliği onları o kadar kızdırmıştı ki, gözlerini budaktan esirgemeden saldırıyorlardı... ¥ DEVAMI YARIN