Milletlerarası komisyon üyeleri, binlerce evin yandığı, onbinlerce insanın zarar gördüğü bir isyanda, Rayka ve Nadya meselesiyle uğraşıyordu... Gazetelerde, hergün bu konuyla ilgili haberler çıkıyordu. Çünkü, isyan başladığı zaman Kraliçe ilan edildiği her tarafta duyulmuş ve Rayka'nın şahsiyeti üzerinden bir umumi merak tahrik edilmişti. İş o kadar dallanıp budaklandı ki, Tahkikat Komisyonu Rayka ve Nadya'yı huzuruna davet etti. Radya, hakikaten, nadir bulunan güzellerdendi. Soruşturma, Filibe'de, açık bir oturumda yapıldı. İstanbul ve Bükreş'ten, Rusya, Avusturya ve Batı Avrupa'nın bir çok şehrinden akın eden 100'e yakın gazeteci de soruşturmada hazır bulundu. Rayka ve Nadya, süngülü iki zaptiye arasında duruşma salonuna sokuldukları zaman, bütün erkeklerin gözleri onlara çevrilmişti. Ne elçilik görevlileri ne de gazeteciler, Rayka'ya karşı hayranlıklarını gizleyebildiler. Nadya' nın da güzellikte Rayka'dan aşağı kalır tarafı yoktu. İngiliz delegesi Bring'in işaretiyle, iki kişi daha getirildi salona. Bunlar, Yusuf ve Tosun Bey'di. Tosun Bey ve Yusuf, içeri getirilince bütün dikkatler, ikisinin üzerine çevrilmişti. Herkes, Rayka ve Nadya ile beraber olduğu iddia edilen iki Türkü merak ediyordu. Özellikle Tosun Bey, oradakileri etki altına almıştı. Bu, çam yarması gibi, iriyarı, heybetli Rumeli yiğidi, bakanları hemen etkisi altına alıyordu. Yanındaki, 17 yaşındaki, Yusuf'un da ondan aşağı kalır yeri yoktu. Gelişmesini tamamladığında, Tosun Beyi de geçeceği her halinden anlaşılıyordu. Yeni yeni benim diyen bıyıkları, çakır gözleri, erkek güzeli yüzüyle, daha şimdiden genç kızların aklını başından alacak bir yiğit olmuştu. Tosun Bey'in, asil bir Orta Balkan Türk beyi olduğu her halinden belli oluyordu. Altın işlemeli sırma yeleği ile, geniş omuzlarından inen siyah ibrişimi işlemeli koyu lacivert cepkeni, belindeki ipekli, püsküllü Trablus kuşağı ve yumuşak konçlu kara sahtiyan çizmeleri ile göz alıyordu. Boynuna saçaklı ve topuzlu uzun ve kalın bir gümüş köstek geçirmişti. Pala bıyıklarını burarken sağ elinde bakla büyüklüğünde bir zümrüt göze çarpıyordu. Gösterilen yere hiç yadırgamadan, gayet rahat şekilde edepli edepli oturdu. Komisyon üyesi Skabler, Prens Çeretliyef'e mırıldandı: -Tam bir erkek. Kırk yaşında var mı acaba? Yüzünde hiç kırışık yok. -Belki biraz yaşlı ama.. Kırkında bile göstermiyor. Tam bir delikanlı gibi. Prens Çeretliyef güldü: -Rusya'da olsaydı, bütün kadınlar Rayka'yı kıskanırlardı. Skabler de Çeretliyef'le aynı fikirdeydi: -Amerika'daki kadınlar, Tosun Bey'in yolunu keser, Tosun Bey'i elinden almak için Rayka'nın saçını başını yolarlardı. ¥ DEVAMI YARIN