Yusuf'a ne olacaktı, hasmını köylülerinin önünde tepe üstü yenme hayalleriyle giderken bastığı yeri görmeyince, ayağı çukura gelmiş, bir eli Mehmed'in paçasında diğeri de kasnağında olduğu için dengesi çok kötü bozularak düşmüştü. Göbeğinin açılmasından, yıldız görmesinden can havliyle nasıl yaptığını bilemediği bir dönüşle kurtulmuştu. Çok çabuk yüzüstü dönmesiyle birlikte Mehmed de onu bastırmıştı. Yusuf'un ayağının çukura geldiğini farketmedikleri için, herkes büyük şaşkınlık içindeydi: -Te be noldu bu Yusuf'a büle? Galip geliyer derken kendi yeniliyordu. -Ayağı kaymıştır ba! Oluklu Köylüleriyse Yusuf'un zor duruma düşmesini Mehmed'in başarısına bağlamışlardı: -Afferin sana be Mehmed! Gösterdin yine pelvanlığını. -Hey koçum be! O nası oyundu üle? -Ayağı kaymadı, kaydırdılar. Hangi sebeple nasıl bir duruma düştüğünü en iyi bilen Yusuf'du. Oyun vermemek için çimenlerin üstüne adeta yapışan Yusuf, içinden, "Bre nefsinin esiri. 'Güleşte nefsi istekler için hiç bir hareket, pelvanlık töresine aykırı hiç bir iş yapılmaz' şeklindeki kuralı unutursun ha? Az kaldın yeniliyordun. Rakibini, fırsatı yakaladığında yenmek yerine, hemşehrilerinin gözü önünde, göstere göstere tepe üstü yenmek isteesin ha. Ceza için üç gün oruç tut ta aklın başına gelsin" diye söyleniyordu. Yusuf, adeta toprağa yapışmış, Mehmed'e yerde hiçbir oyun vermiyordu. Kel Mehmed'in ilk hızının geçmesini bekleyen Yusuf, daha sonra kaba etleri üzerine oturdu. Mehmed sağ eliyle iç kazık almak için harekete geçince Yusuf'un beklediği fırsat doğmuş oldu. Sağ eliyle, Mehmed'in sağ kolunu bileğinden kuvvetlice tuttu. Mehmed, bileğinin koptuğunu zannetti. Yusuf, Mehmed'in bileğini aşağı kuvvetlice bastırdı ve sağ ayağı üzerinde dönerek ayağa kalktı. Onun bu hareketi köylülerini coşturmuştu: -Afferin Yusuf! Nası da kurtuldun alttan. Ayağa kalkmasıyla birlikte Yusuf, narayı patlatmıştı: -Haydi bre Mehmed! Mehmed, burnundan soluyordu. Sağlı sollu elenseleri birbiri ardına patlatıyordu. Ancak, bunlar, uzun kolları sebebiyle Yusuf'a ulaşamıyordu. Yusuf, artık vaktin geldiğine inanmıştı, hocası gerekli işareti vermişti. Elense çekmek için ensesini yokladığında, Mehmed, korunmak için dikildi ve geriye doğru kaykıldı. Yusuf'un beklediği fırsat doğdu. Hemen tek daldığı, rakibinin bir ayağını yakaladığı gibi, Mehmed'i altına aldı. Mehmed'in alta düşmesi güreş meydanının dalgalanmasına sebep oldu. Mehmed, bütün gayretine rağmen Yusuf'un altından kalkamadı. Köylüleri hemen teşvike başladılar: -Hadi Mehmed davran! Bu Yusuf da epten kendini pelvan sancak. -Mehmed! Bitir şu işi bre! Ancak teşvikler işe yaramamıştı, Mehmed, bir türlü yerden kalkamıyordu. Yusuf, bu kadar mücadeleyi yeterli görmüştü. Karşı hücuma geçti ve Mehmed'in bütün karşı koymasına rağmen, kolunu arkadan rakibinin bacakları arasından geçirip önden kispet kasnağını yakaladı, şak kündesini aldı, ama Mehmed de boş durmuyordu. Devamı yarın Not: Önceki sayıları kaçırana e-mail ile kaçırdığı bölümler gönderilir