Sevda pehlivan dinlemez

A -
A +

Bir gün ustası güm diye sordu: -Yusuf, evli misin? Yusuf, birden bire gelen bu sual karşısında şaşırdı: -Değilim. Nişanlı mısın? -Değilim. Ustası Yusuf'un şaşkınlığına gülüyordu: -Peki sözlü müsün? Yusuf, kızardı, bozardı bir şey diyemedi. Ustası, Yusuf'un sırtına şaplağı patlattı: -Sükut ikrardan gelir, demek ki sözlüsün. Sana iyi bir usta olabilmem için seninle ilgili söyleyebileceğin herşeyi bilmem lazım. Bunu sana daha önce söylemiştim. Şimdi anlat bakalım, şu söz işini. Kimdir, senin gibi bir pehlivanın gönlünü çalan gül? Güle nasıl yenildin hele de bakalım. Yusuf'un hayretten aklı başından gidiyordu. İşte yeni ustası Pomak Osman da güle yenilmekten bahsetmişti. Utana sıkıla, Gülçehre ile ilk tanışmalarını, daha sona boğa ile güreşlerini ve başına gelenleri, Gülçehre'nin evlenebilmek için nasıl Kırkpınar'da birinci olma şartını koştuğunu anlattı. Ama nasıl, Pomak Osman, sanki kerpetenle aldı Yusuf'un ağzından sözleri. -Te be Yusuf'um senin yaşıdakların hepten de desta be. Senin başına gelenler, Mecnun'un başına gelmemiştir. Ah bre Yusuf'um, dedi. Niçin bugüne kadar sülemedin. Sevda ateşi bu. Pelvan falan dinlemez, yakar, kavurur adamı. Eee, Yusuf, demek ki ayrılık günü gözüktü. İnşallah, seneye Kırkpınar'da buluşuruz. Sakın ola kışı boş geçirme. Pelvanlıkta idmanı bi gün bırakmağa gelmez. Sen idmanı bir gün bırakırsan o seni otuz gün bırakır. Zaten sevdiceğine kavuşmak için çok çalışman lazım. Aliço'nun elinden Kırkpınar'ı almak kolay değil. *** Yusuf, dönüşte Edirne'ye uğradı, Cuma namazını Edirne'de kıldı, Gülşeni Dergahı hocası İbrahim Efendi'nin Selimiye ile ilgili suallerine cevap aradı. Selimiye Camisi'nin müezzini bu konuda şu bilgiyi verdi: "Evlat, sana bu suallerini soran kişi, Selimiye'nin manasını çok iyi anlamış biri olmalı. Camiye dikkatle bakarsın. Tabanda genişleyen mekanın, kubbede tek bir noktada toplandığını görürsün. Bu, çokluktan birliğe, yaratılandan Yaradan'a gidişi, ona iman edişi anlatır. Kubbedeki kırk pencere, kırklara, kişiyi Allahü tealaya kavuşturan evliyalara ve aynı zamanda Kırkpınar'a işaret eder. Cami, beş kat üzere inşa edilmiştir. Bu İslâmın beş şartına işarettir. Caminin süslemesinde 99 çeşit lale süslemesi kullanılmıştır. Lale, hilal ve Allah kelimeleri, iki lam, bir elif ve bir he'den meydana gelir, bu kelimelerin ebced hesabıyla harf değerleri 66'tır. Ecdadımız süslemelerde, Allah lafzı yerine lale resmi kullanmış ve bu şekilde Allah kelimesine saygısızlık yapılmasını önlemiştir. Yani 99 çeşit lale süslemesi, Allahü tealanın 99 ismine işarettir." Yusuf, verilen bilgilerle Selimiye Camisi'ne bir daha vuruldu. Ecdadın, taştan toprağa, bitkiden, hayvana, insana, bütün canlılara, kainatı nasıl bir bütün olarak gördüğünü daha iyi anladı. *** Yusuf, sabahın seher vaktinde, sevdiceğinin, gülünün bulunduğu, Yörükler Köyü'ne ulaştı. Gönlünde, "Sabahın seher vakti görebilsem yarimi" türküsüyle. Akşam geç vakit, trenle Şumnu'ya ulaşmış, sabahı bekleyememişti. DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.