Şimşek gibi daldı

A -
A +

İhtiyarlar ve hakem heyeti, Aliço'ya güreşin berabere bitmesi düşüncesini söylemeye cesaret edemeyince hele biraz daha bekleyelim dediler. Başlayalı beş saati bulduğundan, güreş artık iyice yavaşlamıştı. Akşam ezanı okunmuş, hava kararmıştı. Özellikle, Aliço'nun yorulduğu iyice belli oluyordu. Böyle giderse, senelerin Aliço'su, Kırkpınar'a, yenilerek elveda diyecekti. Hakem heyeti, cazgırı çağırdılar, güreşi berabere bitirmek istediklerini bu konuda onun fikrinin ne olduğunu sordular. Senelerin cazgırı Sadık Hoca da onlarla aynı fikirdeydi. Hakemler, güreşi berabere ayırmasını söylediler. Cazgır, pehlivanların yanına gitti, onların kimseyi görecek halleri yoktu, davulları susturdu seslendi duyuramadı. Bu sefer son çareye başvurdu, "Allah aşkına durun pehlivanlar" dedi. Her iki pehlivan da "Allah aşkına" seslenişine boyun büktüler. Aliço kızgındı: -Te be Sadık Hoca. Ne var? Güleşi ne durdurursun. Sadık Hoca boynunu büktü, Aliço'nun güreşini durdurmanın ne demek olduğunu en iyi o bilirdi: -Hakem heyeti, vakit çok geç olduğu için güreşinizi berabere ayırmak ister. Karanlık çöktü. Hakem heyeti ve yaşlı başlı seyirciler de gelmiş, ağlayarak, "Bre koca usta, Allah ikinizden de razı olsun. Bize senelerdir yaşamadığmız bir güzelliği, hayatımızın en mutlu zamanını yaşattınız. Ne olur güreşinizi berabere ayırın. İsterseniz, Yusuf, size güreşi bıraksın. Aliço, durumu anlar gibi oldu, kendisini mağlubiyetten kurtarmak istiyorlardı, müthiş kızdı: -Abe siz ne dersiniz? Burası ermeydanıdır. Güleş yenilesiye devam eder. Kırkpınar'ın doğmasına vesile olan Ali Selim, güleşirken canlarını teslim edip şehit olmadılar mı? Bu genç pehlivanın hakkını ne yersiniz. Bırakın Aliço'yu yensin. Burası ermeydanıdır. Karanlık bastıysa meşaleleri yakın. İsteyen gitsin. Biz güleşimize devam ederiz. Ben o kadar düştüm mü ki, Yusuf'un güreşi bana bırakmasını kabul edeceğim. Sadaka mı veriyor be? Attırmayın kafamın kelini. Cazgır son bir ümitle konuştu: -Koca Aliço, akşam namazı vakti geçmek üzere. Aliço, şöyle bir havaya baktı. Hakikaten ortalık iyice kararmıştı, kararını söyledi: -Peki, namaz kılacak kadar ara veriyoruz. Bu arada meşaleleri hazır edin. Cazgır, durumu hakem heyetine bildirdi, onlar da bir şey diyemedi. Karşılarındaki Aliço'ydu. Dediğinden vazgeçirmeğe kimsenin gücü yetmezdi. Yarım saat içinde namazlarını kıldılar, bu arada ermeydanı meşalelerle aydınlatıldı ve güreş kaldığı yerden tekrar başladı. Yusuf, Aliço'nun yine paçalar, ayaklar meydanda güreştiğini gördü. Sanki gizli bir davet vardı. Aliço'nun nefes alıp vermesi sıklaşmıştı. Yusuf, acaba, dalarsam boyunduruğu yetiştirebilir mi hesaplarındaydı. Birara Aliço'nun meşalenin ışığından gözlerini kırpıştırdığını, dikkatinin bir anda olsa dağıldığını farketti. İşte beklediği an gelmişti. Şimşek gibi daldı, iki paçayı birden eline geçirdi, Aliço, gafil avlanmış, boyunduruğu yetiştirememişti. Yusuf, yüklendi, Aliço, Kırkpınar'ın efsane ismi yenilmek üzereydi, hem de sırt üstü. Devamı yarın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.