Yeneceğinden emindi

A -
A +

Babasıyla birlikte Dursun Pehlivan'ın yanına gelen Yusuf'un beyninde değişik duygular çarpışıyordu. İçinde adını koyamadığı birisi, "Sen artık pehlivan oldun" derken yine içinde başka bir ses, "Höst bre höst. Pehlivanlığın daha ilk basamağındasın. Demir Baba'nın güle üç defa yenilmek sözünden ne anlıyorsun" diyordu. Dursun Pehlivan gülerek onları karşıladı. Dursun Pehlivan, büyücek bir tencere getirmişti. Yusuf'un getirdiği zeytin yağını buraya boşalttı. Kıspetlerini giydikten sonra, usta çırak, karşı karşıya geçip yağlanmaya başladılar. Yusuf'un biraz gönülsüz yağlandığını gören Dursun Pehlivan, birşey sezinler gibi oldu: -Yusuf oolum. Ne o raatsızlandın mı, biraz keyifsiz gibisin. Yusuf, kızardı, ustası bir şey mi farketmişti? -Hayır hocam. Hiç bi şeyim yok. Heyecandandır, Demir Buba Dergahı dışında ilk defa kispetle güreşçem de. Dursun Hoca güldü: -Peki Yusuf! Dediin gibi olsun. Dursun Pehlivan, nasıl yağlanılacağını, ilk önce nereden başlanılacağını söylüyor, kendisi yaparak Yusuf'a gösteriyor sonra da Yusuf'a yaptırıyordu. Yusuf, ustasının kendisini tam bir acemi gibi görmesine gücenmişti, acemi kimmiş, ona, çayırda gösterecekti. Yağlanma bittikten sonra, Dursun Pehlivan, İsmail Ağa'ya seslendi: -Bre Ağa! Gel de bizi salavatla. Dursun Pehlivan,Yusuf'u elinden tuttu birlikte Kıble'ye doğru döndüler. Sağ dizlerini yere koyup başlarını önüne eğip duayı beklemeye başladılar. Gerçekte idman güreşinde, dua okunmaz. Ancak, Dursun Pehlivan, idmanın da ciddi olması gerektiğini anlatmak ve nasıl güreşe başlanacağını göstermek için böyle istemişti. Deliorman'da idman güreşinde de ciddi tutulur, güreşte oynaş olmaz, denir. Babası arkalarına geçip, bir elini Dursun Pehlivan'ın, diğerini de Yusuf'un sırtına koyarak dua okudu: Besmele ile çıkın meydana, Uymayın hiç bir vakit kör şeytana, Bu dünya kalmamıştır Hazreti Süleyman'a Sizlere de kalmaz, bizlere de pelvanlarım, .... Dua bitince İsmail Ağa, ikisini de ileri doğru itip meydana saldı. İsmail Ağa, kendisi güreşiyor gibi heyecanlıydı. Yirmi yıl öncesini, kendisinin çayırlarda güreştiği günleri hatırlamıştı. Ama asıl heyecanlı olan Yusuf'tu. Ustası Dursun Pehlivanı hemen yeneceğinden emindi. Ustası kilo ve boy olarak onun yanında çocuk gibi kalmıştı. Fakat eski bir başpehlivandı, dikkatli olmalıydı. Peşreve başladılar. Ustası yan gözle Yusuf'un nasıl peşrev çıkardığına bakıyordu. Yusuf'un peşrevini beğenmişti, belli ki peşreve çok çalışmıştı. Kısa bir süre dolaştıktan sonra Dursun Pehlivan, elini dizine vurup, Yusuf'a doğru yürümeğe başladı. Karşı karşıya geldiklerinde, ustası tokalaşmak için elini uzatınca, Yusuf, iki eliyle sarılıp elini öptü ve başına götürdü. Dursun Pehlivan, Yusuf'un terbiyesinden memnun olmuştu. O da çırağının alnından öptü. Peşrev bittikten sonra, Dursun Pehlivan'ın, "Haydi be kızanım" narası ve el çırpmasıyla güreş başladı. Yusuf, boğa gibi saldırdı, Dursun Pehlivan şaşırmıştı. DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.