Yirmiüç saniyede tuş

A -
A +

Wittmer'in bütün saldırıları boşa gitti. Yusuf, Wittmer'i alnından tutarak geri itiyor, hastalığı sebebiyle okşama yerine geçecek hafif elenselerle rakibini uzak tutmağa çalışıyordu. 2,5 saat süren güreş boyunca, Yusuf, oyun alamadı, yalnızca savunmada kaldı, ama bir defa olsun Wittmer'e oyun vermedi. 2,5 saat dolunca Yusuf'un ayakta duracak hali kalmamıştı, güreşin bitiş düdüğüyle birlikte, Yusuf, mindere yığıldı, bayılmıştı. 18 Haziran 1898 tarihli İllustrated Police News Gazetesi, bu güreşi, "Wittmer'e yazıklar olsun. Yousouf'un ölüsünü bile yenemedi. Güreşçilerimizin ne kadar güreşçi olduğu böylelikle iyice meydana çıktı." haberiyle okuyucularına duyurdu. Yusuf, bu güreşten bir hafta sonra biraz iyileşir gibi oldu, ancak hâlâ kendini tam anlamıyla toparlamış değildi. Meneceri Brady, Yunanlı Heraklides'in gazetelere, "Yousouf, korktuğu için benim karşıma çıkamıyor, hastalık falan hepsi bahane" diye konuştuğunu söyledi. Yusuf, Heraklides ile güreşmem, ona haddini bildirmem için tam manasıyla iyileşmem şart değil, bu halde de onunla rahatça güreş tutabilirim, diyerek, güreşin hemen olmasını istedi. İki gün sonra, Heraklides ile New York'daki Madikon Square Garden'i dolduran binlerce Rum taraftarının önünde güreşti. Yusuf, ilgi ve alkış toplamak için türlü şaklabanlıklar yaban Heraklides'e elenseyi yerleştirdi, rakibi uçtu ve iki metre öte kondu. Rakibini hemen bastırdı, sağ kolunu koltuk altından sokup ensesini bularak çevirdi. Ve Heraklides, tuş oldu. Güreş başlayalı yalnızca 47 saniye olmuştu. Hakemler dahil kimse gördüğüne inanamıyordu. İşin garibi, Koca Yusuf, elenseyi o kadar sağlam vurmuştu ki, Heraklides, yerde üç dakika kadar baygın kaldı, doktorlar zor ayılttılar. Heraklides'in, taraftarları, 'faul faul, Türkü diskalifiye edin' diye bağırıyorlardı. Hakem heyeti toplandı, Yusuf'un hareketlerinde faul olmadığına karar verdi. Çünkü, güreşi satılık hakemler idare etmiyordu, Yusuf, Brady ile kesin olarak konuşmuş anlaşmalı güreş istemediğini kati olarak söylemişti. Heraklides onbeş dakikalık istirahatten sonra ancak kendine geldi. Gelmesiyle birlikte gitmesi bir oldu. Bu sefer daha kısa zamanda gitti. Yusuf, aynı oyunla, elense ve tek kle ile Heraklides'i ikinci defa tuş ettiğinde yalnızca 23 saniye geçmişti. Gayet cesur, kabiliyetli ve güreşi iyi bilen bir Amerikalı güreşçiyle Yusuf arasında geçen macerayı bizzat bu güreşçinin ağzından dinleyelim (From Milo To Londons): "Müthiş Türk, New York'ta, London Tiyatrosunda İrwin kardeşler varyetesinde çalışıyordu. Meneceri Brady, ona 15 dakika dayanana 100 dolar ödül koymuştu. Paraya ihtiyacım vardı. İlgililere başvurdum ve Yousouf'la güreşe talip oldum. Değil, Yousouf, yedi başlı ejderha olsa güreşmeğe hazırdım. Ne kadar usta, ne kadar kuvvetli olursa olsun Yousouf'un beni 15 dakikada yenemeyeceğinden emindim, kendime güveniyordum. Onbeş dakika değil mi, bazen kaçar, bazense bacaklarının arasından dalar vakti doldururdum, bundan sonra gelsin 100 dolar. Ayrıca bu sözde müthiş Türk'e müthiş içerliyordum. Ve onun da Amerika'daki bir çok basın, propaganda müthişleri gibi sahtekar olduğunu düşünüyordum. Bir gün, tiyatroya gidip kendi kilosundaki adamı perişan edişini seyrettim. Doğrusu istenirse yine korkmamıştım. Benden epey ağır olmasına rağmen, çeviklikle elinden kaçabileceğimi ve hatta bir ara arkasına dolanıp onu yenebileceğimi zannediyordum. Ertesi gün, tiyatroya gidip İrwin'e isteğimi anlattım. Bana garip bir gülümseyişle, "Şaka ediyorsun değil mi" dedi. DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.