ASIL MESELE...

A -
A +

Her yıl, 24 Nisan günü (1915 yılında Ermeni Taşnak Komitesi'nin Van'da ve Doğu illerinde isyan başlatıp masum halkı katletmeye başlaması üzerine, Osmanlı Devleti'nin katliamları durdurmak için, Taşnak Komitesi'ni gayri kanuni kabul edip faaliyetlerini menettiği gündür.) Ermeni Diasporasının yaptığı lobi faaliyetleri ile "Soykırım" diktesi önümüze devamlı sürülüyor. Yapılan yoğun kampanyalarla ülke liderlerine "Ermenilere soykırım yapıldı" dedirtmeye çalışıyorlar.

Bu çabaların sonunda Ermeni Tehcirinin 100. Yılında Avrupa Parlamentosu (AP) 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelendiren karar tasarısını oy çokluğuyla kabul etti.
Almanya Federal Cumhuriyeti Meclisi partileri de, tarihlerine kara bir leke olarak geçecek bir karara imza atarak, Osmanlı birliklerinin iç isyanı bastırmak için 100 yıl önce yaptığı müdahaleyi soykırım olarak nitelendirdi. Önergede "Ermenilerin kaderi, 20'nci yüzyıla damgasını vuran katliam, etnik temizlik, tehcir ve soykırım tarihine bir örnektir" ifadesine yer verilmiş!
Neden kara leke?
Çünkü Koskoca Osmanlı Devletini bitiren 1. Dünya Savaşına, Osmanlılar, Alman Devleti ile aynı safta girdi. Eğer bir suç varsa, en az Osmanlılar kadar Almanlar da suçlu o zaman. Çünkü ortak savaştıkları yıllarda vuku bulmuş bir olay.
Neden kara leke?
Çünkü önce yüzleri kızarması lazım... Çok yakın tarihte 1939-1941 yılları arasında, 6 milyon Yahudi'nin katledildiği bir ülke. Hem de öyle bir katliam ki, Yahudiler hayvan vagonlarına doldurulup, ölüm fabrikalarına taşınıyor; gaz odalarında Zyklon B gazı ile çok acı çektiren bir şekilde öldürülüyordu. Sonra bu cesetler, fırınlarda yakılıyor, ölenlerin şahsi eşyaları, altın dişleri, elbiseleri, ayakkabıları, saçları, vücut yağları endüstride kullanılıyordu.
Vahşetse bu vahşet! Katliamsa bu katliam! Soykırımsa bu soykırım! Sadece 20. Yüzyıla değil, insanlık tarihine damgasını vuran vahşet bir olay!
**
Avrupa'ya gelince...
711 yılında Hristiyan Avrupa'ya yerleşen, Endülüs Müslümanlarının maksadı Allah'ın son dini olan İslamiyeti insanlara tebliğ etmek, onların kurtuluşunu sağlamaktı. Karanlık çağda hurafelerle yaşayan Avrupalılara medeni hayatı öğrettiler. 800 bin nüfusu ile Kurtuba ilk ışıklandırılan kent oldu. Avrupa'da ilk üniversiteyi kurdular. Sadece Kurtuba'da 500 câmi, 300 hamam ve 70 halk kütüphanesi vardı. Bir yılda 60.000 kitap yazılıyordu. Endülüs'te okuma yazma bilmeyen yok gibiydi. Avrupa'da ise okuma yazmayı din adamları ve asiller dışında bilen pek azdı.
Adaletli, huzurlu ve medeni bir hayat sağlayan İslam dini, Avrupa'da yayılmaya başladı. Papalık bunu tehlike olarak gördü. Ta ki 1492 yılında Kraliçe İsabel'in emriyle yerle bir edilen Gırnata'da on binlerce insan öldürülene kadar. Bu tarihten sonra Hıristiyanlar Müslümanlara ait bütün izleri silmeye başladı. Muhteşem câmiler, saraylar, kütüphaneler yakıldı, yıkıldı. 2 milyondan ziyade kitap talan edildi. Su kanalları, çeşmeler, hamamlar tahrip edildi. Müslümanlar ya öldürüldü, ya göçe, ya da din değiştirmeye zorlandı. Din değiştirenlere bile güvenilmeyip engizisyon fırınlarında yakılarak öldürüldüler. Tarihin en büyük Müslüman soykırımını yaptılar. Osmanlı Devleti gemilerle giderek kurtarabildiklerini kurtardı.
Ey Avrupa! İber'deki Endülüs Müslümanları nerede? Hani camileri? Hani eserleri? Buharlaştı mı bunlar? Endülüs Müslümanlarını katletmeniz de sizin yüz karanız olarak tarihe geçen bir soykırımdır. Tıpkı Amerika'daki Kızılderililerin katledilmesi gibi...
Soykırıma uğradı dediğiniz Ermeniler, o tarihlerde Bizans'ın zulmünden Anadolu Türklerine sığınmış, onların himayesinde güven içinde yaşıyordu. Ermeniler bugüne kadar geldilerse, Osmanlı'nın himayesiyle geldiler. Yoksa Bizans'ın Rumları, Ermeni diye bir millet bırakmayacaktı.
**
Asıl mesele ne biliyor musunuz?
Osmanlı, dünyaya adaleti getiren, mazlum halkları koruyan, Amerika'yı bile vergiye bağlamış güçlü büyük bir devletti. Birbirini kesmeye, boğazlamaya, ezmeye alışmış Batı devletleri, yüzyıllarca Osmanlı'nın korkusundan zulüm işleyemez olmuştu. Böyle bir gücü bir daha karşılarında asla görmek istemiyorlardı. İşte asıl mesele bu.
Bu sebeple, yıllarca Türkiye üzerinde kurgulanan oyunlar oynadılar. Sağ-sol dediler tutmadı. İşçi-patron dediler tutmadı. Alevi-Sünni dediler tutmadı. Türk-Kürt dediler tutmadı. Gezi-paralel dediler tutmadı. Şimdi de Ermeni-Türk ayrımı yapmaya çalışıyorlar. Bu ülkenin topraklarında yaşayan Ermeni vatandaşlarımız nerede yaşadıklarının bilincinde. Dönen oyunların da, kirli odakların da farkındalar.
Soykırımı iddia edenler, önce kendi karalarını bir temizlesinler bakalım! Sonra bizim varsa hesabımız, alnımızın akıyla veririz evelallah!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.