Deyimler

A -
A +

Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak... Dimyat Mısır'da Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskeledir. Eskiden Mısır'ın meşhur pirinçleri, buradan Türkiye'ye gelirdi. Dimyat'a pirinç almaya giden bir Türk tüccarın bindiği gemi Akdeniz'de Arap korsanları tarafından soyulmuş ve adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar. Binbir müşkülât içinde Türkiye'ye dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmek durumuna düşmüş. İstanbul'dan kalkmış memleketi olan Karaman'a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar. “Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” sözünün aslı buradan kalmış…
Yelkenleri suya indirmek... Gerçekleri görüp durumu düzeltmek, direnmekten vazgeçmek, durumuna göre hareket etmek, alçaklarda oturup kendini gözetmek, haddini bilmek, daha önce yaptıklarından dönmek.
Eskiden yelkenli gemiler, rüzgâr veya kürek gücüyle yüzdürülürdü. Bir gemi yabancı sulara girince, saygı ifadesi olarak yelkenlerini indirirmiş.
Fatih Sultan Mehmet, Rumeli Hisarı’nı yaptırdıktan sonra, Karadeniz’den gelen bir Ceneviz gemisine yelkenlerini indirmesi emrolunmuş. Fatih, yelkenlerini indirmeyen gemilerin topa tutulmasını emretmiş. Gemiler de yelkenleriyle birlikte denizin dibini boylamış!..
Avucunu yala... 'Beklediğin olmadı; umduğunu bulamadın' anlamında kullanılan ‘Avucunu yala’… Bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır. Çünkü ayılar kışın arasa da yiyecek bulamaz hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Ayağını yalamakla yetinir yazın gelmesini beklerler.
Çil yavrusu gibi dağılmak... Topluluk hâlinde bulunan insanların, hayvanların her birinin bir yana dağılması anlamında bir deyim.
Keklik kuşunun bir adı da ‘çil’dir. Tüylerindeki benekler yüzünden bu isim verilmiştir. Dişi keklik yavru çıkarınca, onlarla hiç ilgilenmez, kendi başlarına bırakır. Yumurtadan çıkan yavrular, seke seke çevreye dağıldıklarından deyim buradan kaynaklandığı söylenebilir…
Güme gitmek... Zamanında yeniçeriler, suçluları yakalayıp zindana kapatırlarken “HOOOPPP GÜM!” şeklinde nara atarlarmış. Ancak aynı “kurunun yanında yaş da yanar” atasözünde olduğu gibi bazen zindana atılanlar arasında suçu olmayanlar yani masum kişiler de bulunurmuş. İşte halk, suçsuz bir vatandaşın zindana atıldığında; günahsız yere hapse götürülüyor anlamında “Adamcağız güme gitti, yazık oldu” dermiş…

 

***
İlkokuldayken öğrendiğimiz kelimeleri cümle içinde kullanalım derdi öğretmenlerimiz; hadi yapalım… İster iç ister dış siyasete uyarlayalım.
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var; bu sebeptendir ki ya yelkenleri suya indireceksin ya da avucunu yalayacaksın. İşin sonunda çil yavrusu gibi dağılmak da var, güme gitmek de…

Ninem diyor ki; Ürümesini bilmeyen it, sürüye kurt getirir!

 

 

 

Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.