Ben bu satırları yazarken muhalefet partisi ile ilgili karışıklıklar, kapanan yollar, il başkanlığının önünde toplananlar, ‘baba ocağını savunacağız!’ sloganı atanlar, provokatif çağrılar, polisler, TOMA’lar var. Yağıyor “hayat sana hep lay lay lom mu, bu konu hakkında fikrin yok mu?” diye mailler, mesajlar… Tatlııım, zaten yakında kurultay var; hem ben çok düşünürsem kırışırıım, en iyisi ben size bir hikâye anlatayım…
Bir İngiliz avukat tatile gittiği güney kırsalında ördek avına çıkar. Bir tane vurup düşürür, ancak ördek çitin diğer tarafındaki çiftçinin tarlasına düşer. Avukat tellerin üzerine tırmanırken, yaşlı bir çiftçi traktörünü ona doğru sürer ve ona
-N’apıyorsun sen? diye sorar.
-Bir ördek vurdum ve bu alana düştü ve şimdi onu alacağım.
Yaşlı çiftçi;
-Bu benim mülküm ve sen buraya giremezsin, diye cevaplar.
Öfkeli avukat;
-İngiltere'deki en iyi avukatlardan biriyim ve bu ördeği almama izin vermezseniz, sizi dava edeceğim ve sahip olduğunuz her şeyi alacağım, diye tehdit eder!
Yaşlı çiftçi gülümser ve;
-Görünüşe göre, Cornwall’daki anlaşmazlıkları nasıl çözdüğümüzü bilmiyorsunuz. Bunun gibi küçük anlaşmazlıkları ‘Üç Tekme Kuralı’ ile çözüyoruz.
-Üç Tekme Kuralı nedir?
-Anlaşmazlık benim çiftliğimde gerçekleştiği için önce ben başlıyorum.
Seni üç kere tekmeliyorum ve sonra sen beni üç kere tekmeliyorsun ve birimiz vazgeçene kadar bu tekmelemeler devam ediyor…
Avukat, teklifi hızlıca düşünür ve eski toprağı kolayca alt edebileceğine karar verip yerel geleneklere uymayı kabul eder…
Yaşlı çiftçi yavaşça traktörden aşağı inip avukata yaklaşır.
İlk vuruşunda çelik burunlu ağır iş ayakkabısı avukatın kasıklarına kadar girer ve onun dizlerinin üstüne çökmesine neden olur!
Biraz aradan sonra ikinci vuruşunda hedef midesidir ve avukatın son yemeğini ağzından çıkarır.
Avukat, çiftçinin üçüncü tekmesini beline yedikten sonra kendini yerde taze bir inek turtasına kapaklanmış olarak bulur!..
İlk üç tekmeyi gençliği ile fazla zorlanmadan atlattığına sevinen avukat, gücünü yavaşça toplayarak ayağa kalkmayı başarır.
Yüzündeki pisliği ceketinin kolu ile silerek, "Tamam, yaşlı bunak. Şimdi benim sıram!” diye haykırır.
Yaşlı kurt çiftçi gülümser ve; “Hayır, pes ediyorum. Ördeği alabilirsin" der…
Eğitildiğinde, duyduklarının sadece yarısına inanırsın. Zeki olduğunda ise, bunun hangi yarısı olduğunu bilirsin.
Ha burada koyunlar, ömrünü kurttan korkarak geçirir, hâlbuki sonunda onu yiyen çobandır…
Ninem diyor ki; Babayla oğlanın pabucu bir olunca, evde kavga eksik olmaz.
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...