Ali yabancısı olduğu Betiha köyünün sokaklarında ilerleyerek seslerin geldiği düğün mekânını bulmaya çalışıyordu. Müziğin ve kalabalığın sesine bakılırsa düğün açık alanda yapılıyordu. Aniden arkasından köpek havlaması duyunca tabana kuvvet kaçmaya başladı. İki azgın köpek Ali'nin peşine düşmüş, neredeyse bacağını kapmak üzereydiler. Son anda bir köylü araya girerek köpeklere engel oldu. -Hoşt! Hadi ordan! diye bağırarak bastonuyla köpekleri uzaklaştırdı. Sonra tanıyamadığı Ali'ye döndü: -Kimsin sen delikanlı? Çıkaramadım... Fakat Ali çoktan kaybolmuştu. Yaşlı adam dudak bükerek uzaklaştı. *** Betiha köyünde düğünler evlerin dışında yapılır, ya harman yerleri veya geniş avlular davetlilerle hıncahınç dolardı. Düğün sahipleri ve önemli kişiler için özel bir platform kurulur, önlerinde ikramların yer aldığı masalar olurdu. Geri kalanlarsa bir stadyum biçiminde alanın etrafını doldurur, orta yerde törenin yapıldığı, oyunların oynandığı boş bir alan bırakılırdı. Normalde avamın arasında bulunması gereken Zahit, henüz resmileşmiş olmasa bile "Şakir Ağanın hısımı" sıfatıyla protokolde Şakir Ağa ile yan yana oturmuş töreni izliyordu. Şakir Ağa ise törenden ziyade Züleyha'ya yardım eden, bir görünüp bir kaybolan Samira'yı takip ediyor, çok yakında yapmayı planladığı kendi düğününü hayal ediyordu. Bir kadın, üzerinde takıların asılı olduğu bir sepetle müzik eşliğinde oynayarak alana girdi. Çeşitli figürler yaparak takı sepetini gelinin önündeki masaya bıraktı. Ardından özel kostümlü üç genç kız, üzerinde mum yanan kına tepsisini tutarak ve ahenkli bir biçimde dans ederek gelinin önüne kadar gelip, tepsiyi masaya bıraktı. Yaşlıca bir kadın, söylenen şarkı eşliğinde gelinin avuç içi ile damadın serçe parmağına kına yakarak bağladı. Bu sırada içeride bardaklara şerbet dolduran Züleyha, kendisine yardım eden Samira'yı şarkı söylemesi için ikna etmeye çalışıyordu: -Sen düğünlerin şakıyan bülbülüydün Samira. Her düğünde söyledin de ablamın düğününe gelince mi vazgeçtin? -Sen bana eski neş'emi getir, ben de şarkı söyleyeyim Züleyha. Şakir Ağa orada otururken karşısında cilve yapmamı nasıl istersin benden? -Canım Şakir Ağa ile ne ilgisi var? Boş ver o bunak ihtiyarı. Söylemezsen ablam darılır vallahi. -Haydi bırak lafı da doldur şunları götürelim. Düğün yeri bir hayli kalabalık olduğu için, töreni ilgiyle izleyen köylülerin arkasındaki yabancıyı hiç kimse fark etmemişti. Fark etseler bile, onu köy dışından gelmiş bir davetli zannedeceklerdi. Bu yüzden Ali bütün korkusunu üzerinden atmış, merak ve heyecan içinde Samira'yı görmeye çalışıyordu. Gelinin iri yapılı olması onu sevindirmişti. Demek ki düğün Samira'nın değildi. Karşıda oturan kadınları tek tek gözden geçirmeye başladı. "İnşallah buradasındır Samira" diye düşündü. "Yoksa seni nerede arar, kimden sorarım?" O sırada Ali'nin dikkatini çeken bir şey oldu. Elindeki şerbet tepsisi ile alana girip kadınlara doğru yürüyen kıza dikkat kesildi. Onu tanıyordu. Bu Samira ile beraber sınıra gelen kızdı. Heyecan içinde kızı takip etmeye başladı. Eğer Samira burada ise arkadaşı ile mutlaka bir araya gelecekti. İşte o an Ali'nin kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Züleyha'nın ardından elinde bir tepsi dolusu şerbetle alana giren kız Samira'nın ta kendisiydi! Üstelik kendisine doğru geliyordu!.. > DEVAMI YARIN