Hande'ye telefon açan Sinan'ın "çalıyor" demesi üzerine annesi ve kardeşi merakla başına üşüştü. -Diyafona bas abi. Biz de duyalım yengemin sesini, diye ısrar etti Şeyma. Sinan kız kardeşini kırmadı ve diyafona bastı. Nihayet karşı taraf telefonu açmıştı. -Alo Hande? -Sinan? -Evet benim. Merhaba! -Demek kendine geldin. Konuşabildiğine göre! Şeyma ile annesi bakıştı. Bu ses, onların tanıdığı gelinin sesine hiç benzemiyordu. -Evet, şükürler olsun. Bugün taburcu oldum. Evdeyim şimdi. Ya baksana, biz sürekli seni arıyoruz, bir türlü ulaşamadık. -Arayan ulaşır Sinan. Benim telefonum hep açık. -Hayır, apar topar hastaneden gitmişsin. Merak ettik. Bir teşekkür bile edemedim sana. Dediklerine göre bir an bile başımdan ayrılmamışsın. Annemler, hemşireler seni anlata anlata bitiremiyor inan. Hakkını nasıl öderim? Hande, sinirli bir ses tonuyla çıkıştı: -Neler söylüyorsun sen? Bu bir şaka mı? Yoksa beni iğnelemeye mi çalışıyorsun? Eğer öyle ise, sana önce çuvaldızı kendine batırmanı tavsiye ederim Sinan Bey. Nebahat Hanım ile Şeyma birbirlerine bakıp, "yanlış gelin" anlamında başlarını salladılar. -Ne iğnesi, ne çuvaldızı ya? Benim bir şey ima ettiğim falan yok. Gerçekten teşekkür etmek istedim. Bir de neden ansızın gittiğini merak ettim, hepsi bu. -Neden apar topar gittiğimi ailene sor. Onlar anlatırlar. Benim de sana bir sorum olacaktı avukat bey. Aslında iyileşmeni bekleyecektim ama, madem söz açıldı, sorayım. Belki bir daha konuşma fırsatımız olmaz. Sinan şaşkınlıkla ve merakla annesi ile kız kardeşine baktı. Söylenenlerden hiçbir şey anlamamıştı. -Sor bakalım. -Benimle sözlü iken, hiçbir açıklama yapmadan nasıl başka biriyle nişanlanırsın? Bu bir. İkincisi, yeni nişanlın sana yapışık gibi hiç başından ayrılmazken, neden beni arayıp da bunları söylüyorsun? Aklınca bana insanlık dersi veriyorsun ama, o derse önce senin ihtiyacın var Sinan! -Abi kapat, kapat! diye fısıldadı Şeyma. -Bak Hande. Şu an kafam çok karışık. Söylediklerinden hiçbir şey anlamadım. Biraz kendime geleyim, tekrar konuşuruz bunları oldu mu? -Tabii, şimdi konuşamazsın. Ne söyleyeceksin ki zaten, her şey apaçık ortada! Boşa geçen yıllarıma acıyorum, o kadar da sevenim varken! Her neyse, sana mutluluklar diliyorum, her şeye rağmen. Hoşça kal! Hande cevap beklemeden telefonu kapatınca, Sinan şaşkın bir halde annesine döndü. -Anne neler oluyor Allah aşkına? Siz benden bir şey mi saklıyorsunuz? Öteki nişanlı da ne demek? Sizin bana öve öve bitiremediğiniz kız Hande değil miydi?.. > DEVAMI YARIN