Sevgi'nin yüreği ağzına geldi!

A -
A +

O sabah Mümtaz Beyler ailece hastaneye geldiklerinde ilk defa Sinan'ı uyanık görmüşler ve çok sevinmişlerdi. Gerçi Sinan her birine yabancı biriymiş gibi bakmış, hiçbir çağrıya cevap vermemişti ama, bu onlar için yine de önemli bir gelişmeydi. Onu böyle uyanık görünce, yakın zamanda konuşacağına ve kendilerini tanıyacağına olan inançları daha da kuvvetlenmişti. Sevgi onlara Sinan'ın her bir hareketini bütün detayları ile ve heyecan içinde anlatmış, onlar da can kulağı ile Sevgi'yi dinlemiş, böyle merhametli bir gelinleri olduğu için içten içe sevinip şükretmişlerdi. Sevgi bir ara lavaboya gitmek için dışarı çıkmıştı. Aklına Hikmet Amcanın bahsettiği çocuk gelince, uğrayıp bir geçmiş olsun demek istedi. Hem Hikmet Amcaya uğrarım diye söz vermişti. Hastanenin önündeki çiçekçiden bir demet çiçek alıp ortopedi servisine çıktı. 21 numaralı odanın kapısı kapalıydı. Kapıyı usulca aralayıp başını içeri uzattı. Bacağı alçıda olan yaralı genç başını diğer yana çevirmiş, hareketsiz yatıyordu. Odada başka kimsecikler yoktu. Çekingen adımlarla içeri girerek, -Merhaba! diye seslendi. Hasta genç başını çevirip bakınca, Sevgi'nin yüreği ağzına geldi. -Se... Se... Sen! diye kekeledi. Yaralı genç Yalçın'ın ta kendisiydi. Demek Hikmet Amca "mahalleden bir çocuk" diye onu kast etmiş, Sevgi ise gerçekten küçük bir çocuk göreceğini sanmıştı. Fakat belalısı Yalçın'la göz göze gelince, az kalsın korkudan bir çığlık atacaktı. Sevgi elinde çiçeklerle öylece kalakalmış, onu karşısında gören Yalçın da şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememişti. Aylarca peşinden koştuğu ve sürekli azar işittiği kız kendi ayaklarıyla onu ziyarete gelmişti. Üstelik elinde çiçeklerle. -Dur tahmin edeyim dedi halsiz bir ses tonuyla. Ya dünya tersine döndü, ya da ben öldüm... Sen söyle, hangisi? Sevgi önce hiçbir şey söylemeden odadan çıkmayı düşündü, fakat sonra onun Şeyma'ya ne anlattığını, Şeyma'nın da ona ne dediğini merak ederek gitmekten vazgeçti. "Belki ağzından laf alırım" diye düşünerek yaklaşıp, çiçekleri komodinin üzerindeki boş vazoya koyarken; -Mahalleli değil miyiz, diye söylendi. Sadece bir hasta ziyareti. Her ne kadar sana çok kızgın olsam da, taş kalpli değilim. Hikmet Amca kaza geçirdiğini söyleyince, ziyaret edip geçmiş olsun demek istedim. Hepsi bu. -Ben de sana kızgınım, dedi Yalçın. Otursana. Sevgi merakla sandalyeye oturarak Yalçın'a baktı. -Neden kızgınsın? Ben sana ne yaptım ki? -Daha ne olsun, senin yüzünden o güzel kıza mahcup oldum. Hani şu senin görümcene. Onlara her şeyi anlattığını, gerçekten nişanlandığınızı neden bana söylemedin? Geçen gün onu hastanenin önünde görünce, 'oğlum Yalçın her şeyi anlat şu kıza' dedim kendi kendime. Maksadım seni ispiyonlamak değildi. Sadece başkasıyla evlenmene gönlüm razı olmadığı için bunu yaptım. Ama kız ne dedi bana? -Ne dedi? -Sanki bana bilmediğim bir şey mi söylüyorsun, dedi. Marifetmiş gibi bir de gelinimizi bize şikayet ediyorsun. O baştan her şeyi anlattı zaten. Biz de onu çok sevdik ve kabul ettik dedi. Morardım resmen. Yerin dibine geçtim. Hayır, her şeyi anlattığını bana söyleseydin böyle rezil olmazdım. Sevgi duyduklarına inanamıyordu. Bu Şeyma ne kadar iyi kalpli bir kızdı böyle?.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.