Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Washington'daki temasları bugün sona eriyor. Gül, yarın Washington'dan ayrılıyor. Gül'ün Washington ziyareti ile ilgili en ilginç değerlendirmeyi Washington Post gazetesi yaptı. Gazetede, "Gül'ün ziyareti, iki NATO müttefik ülkesi arasında olağanüstü bir gerilim yaşandığı ve Bush Yönetimi'nin Irak'taki ABD askerleri üzerindeki yükü hafifletmek için başka ülkelerden kuvvet aradığı bir dönemde gerçekleşiyor" değerlendirmesi yeraldı. Gerçekten de Gül Washington'a çok kritik bir zamanda geldi. Ama, Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan sıkıntıların aşılması ve ilişkilere yeni bir çehre ile ivme kazandırmayı amaçlayan gezi için, haftalardır hazırlık yapılıyordu. Ancak talihsiz Süleymaniye hadisesi, Gül'ün gezisini daha kritik hale getirdi. Öte yandan Irak'a Türk askeri gönderme tartışmaları daha ön plana çıkarak, ziyaretin yoğun gündemini perdeledi. Gül'e "Başbakan" muamelesi Oysa Gül Washington'da, "Başbakan" gibi ilgi gördü. Önceki gün ABD KONGRESİ'ndeki temasların ardından dün Dışişleri Bakanı Powell ile başlayan resmi görüşmeler maratonu, Başkan Yardımcısı Cheney, Savunma Bakanı Rumsfeld ile sürdü. Gül bugün de Beyaz Saray'da, Güvenlik Başdanışmanı Rice ile görüşecek. Washington Enstitüsü isimli Musevi düşünce kuruluşunda bir konuşma yapacak. IMF Başkanı Köhler ile biraraya gelecek. Musevi kuruluş temsilcilerini de kabûl edecek. Öte yandan, Washington'da bulunan İsrail Dışişleri Bakanı ile Filistin Başbakanı da, Gül'den görüşme için randevu istediler. Program yoğunluğu sebebiyle İsrail Dışişileri Bakanı'na ancak bugün için randevu verilebildi. İsrailli Bakan önceki gün Washington'dan ayrıldığı için randevu gerçekleşemedi. Ama Gül, Filistin Başbakanı Abbas ile bugün görüşecek. Abdullah Gül'e Washington'daki bu büyük ilginin en önemli sebeplerinden birisi de, Amerikan Yönetimi'nin, Türk-Amerikan ilişkilerindeki gergin durumu gerçekten ortadan kaldırma arayışlarıdır. Zaten, Türk ve Amerikan taraflarının ilişkileri yeniden belirlemek ve daha ileri götürmek için olağanüstü istekli olmaları, ziyareti çok daha önemli hale getirdi. Güven bunalımı aşılabilecek mi Süleymaniye baskını gibi hafızalardan yıllarca silinmeyecek bir çılgınlığın perdelediği bu yoğun gündemli gezi, ilişkileri gerçekten daha ileriye götürmek için yeterli midir? Bunu, zaman gösterecek. Ancak şimdiden söyleyebileceğimiz, Türk-Amerikan ilişkilerinin bundan böyle çok temkinli ve dikkatli bir işbirliği çerçevesinde şekilleneceğidir. Zira Türk-Amerikan ilişkilerinde şu anda yaşanan Irak krizi, ABD'nin Irak'ta sürdürdüğü yanlış politikalarla daha da derinleşme tehlikesini beraberinde getiriyor. Nitekim, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın kriz ile ilgili geniş kapsamlı inceleme raporu, hem Türk hem de Amerikan tarafındaki güven bunalımını ve kaygılarını çok açık şekilde ortaya koymuş. (Değerlendirme raporunun tamamı için lütfen www.avsam.org sitesini ziyaret ediniz.) Ümit Özdağ'ın bu değerlendirme raporu, özellikle Pentagon'un Haçlı şahinlerinin Türk Askeri'ne karşı açtığı "yıpratma kampanyalarının", ilişkileri nasıl olumsuz etkilediğini, örnekleriyle ortaya koyması bakımından da çok ilgi çekici. Özdağ; bu olumsuzluğu şöyle vurguluyor: "Her halükarda bu saldırı (Süleymaniye), Türk Silahlı Kuvvetleri ile Amerikan Ordusu arasındaki ilişkilerde bir milat olacak; TSK bundan böyle bir saldırının intikamını alana kadar da olay kapanmayacaktır!" Öte yandan; Türk kamuoyunda giderek artan Amerikan aleyhtarlığı ve tepkilerin ABD tarafından çok iyi değerlendirilmesi lâzım. Zira Türk-Amerikan ilişkilelerindeki gerginliğin giderilmesi için ABD tarafının artık kaba, kibirli, tek taraflı yanlışlıklar yapmaması kadar; daha net ve dostane adımlar atmasına ihiyaç var. ABD, Türkiye'nin güvenini kazanmak için daha samimi ve açık davranmalı. Özellikle Ortadoğu'da Türkiye'siz nasıl yapamayacağını ve Türkiye'ye stratejik ortak olarak ne denli ihtiyacı olduğunu, icraat ve politikalarına yayarak açık bir şekilde göstermeli. Gül'ün bu yoğun gündemli ve olağanüstü ilgi gören ziyareti, umarız ilişkilere arzulanan canlılığı ve ivmeyi tekrar kazandırır. Bekleyelim, görelim...